Muhdesatın tespiti isteği-
Muhdesat tespiti isteği-
Fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor ve ekindeki krokiye göre yapının bir bölümünün (kırmızı boyalı) 402 parsel içinde kaldığının anlaşıldığı, yapılan yapının kalan bölümünün 402 parsel dışında kalmasının, yapıya ilişkin ayrı ayrı meydana getirilen muhdesatların her davacı yönünden ayrı ayrı aidiyetinin tespitini istemine ilişkin talebin tamamen reddini haklı göstermeyeceği-
Muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespitinin istenemeyeceği- Çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığının kabul edilmesi, muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği- Yargılama sonunda hükmedilecek harcın ve vekâlet ücretinin taşınmazdaki davalı taraf payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) üzerinden hesaplanması gerektiği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesine dayalı, kadastro tespiti öncesi yapılan muhdesatın tespiti istemine ilişkin davada, davacının, 10 yıllık hak düşürücü süre içinde, tespit öncesi nedene dayanarak açtığı dava ile 128 ada 1 parsel üzerindeki evin mülkiyetinin vekil edeni ve vekil edeninin eşinin mirasçıları adına tespitine karar verilmesini talep ettiği hususu gözönüne alındığında; eldeki davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle isteğin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kamulaştırma işlemine tabi tutulan taşınmaz üzerindeki muhdesatların tespiti istemi-
Bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyaların teferruat niteliğinde olduğu, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasının ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu’nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği- Tel çit taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde olmamasına rağmen, tel çitin davacılar tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının dava dilekçesinde belirttiği muhdesatların tespitini istediği, ziraat ve inşaat bilirkişiler tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ve eki foroğraflardan, kendisine aidiyetinin tespitini istediği açık seranın temelsiz, iskeleti çelik profilden oluşturulmuş yay çatılı, kapalı seranın da çelik profilden oluşturulmuş, yanları cam örülü, çatısı plastik örtülü olduğu, ve menkul eşya niteliğinde oldukları anlaşıldığından, davacının muhtesat niteliğinde olmadığı belirlenen açık ve kapalı seralara yönelik isteminin, "hukuki yarar yokluğu" nedeniyle dinlenmesinin mümkün olmadığı; açık ve kapalı sera yönünden hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmesi gerektiği-
Muhdesatın tespiti davalarının, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir dava olduğu, malik olmayan davacıların, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmalarında hukuki yarar bulunmadığı-
Davacının kira sözleşmesi hükümlerine göre eda davası açarak dava konusu muhdesatlara ilişkin uyuşmazlığı çözmesi gerekirken, eda davası yerine tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, dava konusu taşınmaz hakkında açılan ortaklığın giderilmesi davasında taraflara muhdesat aidiyetinin tespiti hakkında dava açmak için süre verilmiş olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.