Dava konusu taşınmazın edinim tarihine göre, eşler arasında 743 sayılı MK.’nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık BK.’ nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.’nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenleme eldeki davaya uygulanamaz. Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta TMK.’nun 5. maddesi yoluyla BK.’ nun başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava için öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresini öngören 125. maddesindeki düzenlemenin uygulanması gerektiği açıktır. BK.’ nun 132. maddesinin 3 fıkrasının 3 bendi uyarınca evlilik (nikâh) devam ettiği sürece alacaklar bakımından eşler arasında zamanaşımı işlemez. Bu bakımdan BK.’ nun 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı başlangıcı boşanma kararının kesinleştiği tarih olmaktadır. Mahkemece, uyuşmazlığın esası bakımından karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın edinildiği tarih itibariyle uyuşmazlığın 01.01.2002 tarihinden önceye ilişkin olduğu gözden kaçırılarak yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Kıdem tazminatının 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin çalışmanın karşılığı olarak elde edilen gelir, dolayısıyla hak edilen kıdem tazminatı bölümünün kişisel mal (TKM 189), 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonraki çalışma karşılığında elde edilen gelir ve hak edilen kıdem tazminatının ise edinilmiş mal grubuna gireceği (TMK 219/1) gözetilmeksizin TMK'nun 228. maddesine göre yapılan hesaplama sonunda çıkan miktarlara göre hesaplama yapılması, diğer yandan davacının kişisel malı olduğu sabit olmakla birlikte 16.07.2003 tarihinde satılan kooperatif hissesinden gelen paranın aradan geçen uzun süreye, bu sürede paranın bankada değerlendirildiğini iddia eden davacı tarafın soyut tanık beyanı dışında başka bir belge ve delil sunamamasına rağmen ... tarihinde kurulan şirketin kuruluşunda katkı olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu-  4 nolu meskenin satışından gelen para ile 8 nolu meskene ait kredinin kapatıldığı gözetilmeden her iki mesken için de ayrı ayrı hesaplama yapılması, bu şekilde davalı aleyhine sonuç yaratılması doğru olmadığı, hüküm kurulurken davacının talebinin, taraflar lehine ve aleyhine doğacak kazanılmış hakların gözetilmesi, davacının fazlaya ilişkin haklarının da saklı tuttuğu dikkate alınması gerektiği-
Katkı payı alacağı isteği-
«Akıl hastahanesinde bulunan bir kadın aleyhine kocası tarafından açılan boşanma davası sonucunda -kadın, dava ehliyeti’ne sahip bulunmadığından- mahkemece boşanma kararı verilemeyeceği»ne ilişkin Fed. Mahkeme Kararı–
8. HD. 05.07.2018 T. E: 2016/5121, K: 15023-
Katkı payı alacağı isteği-
8. HD. 23.03.2017 T. E: 2015/16385, K: 4117-
Artık değere katılma alacağı isteği-
Evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallardan olan dava konusu şirketin eşler arasındaki tasfiyesi sırasında, şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumuna ve niteliğine göre beklenen değeri, Tüketici Fiyat Endeksi nazara alınarak tasfiye tarihindeki sürüm değeri göz önünde bulundurularak bir sonuca varılması gerektiği- Aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği-
Mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin dava ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin dava dosyasının tarafları aynı olmadığı gibi, dava konusu ve sebeplerinin de aynı olmadığından, derdestlik koşullarının da oluşmamış olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.