Zamanaşımını kesen işlemlerin doktrinde "uyuşmazlığı bir adım ileriye götüren işlemler" olarak tanımlandığı- İİK. mad. 67. ve 68 uyarıca davaların açılabilmesi için öngörülen 1 yıllık ve 6 aylık sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğu ve itirazın tebliği tarihinden itibaren başladığı, ancak bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılabileceği- İtirazın iptali davası, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı (olayımızda olduğu gibi bir yıl) olması halinde, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliğinin olmadığı- Zamanaşımını kesen borçlunun itiraz tarihinden itibaren itirazın iptali davasının açıldığı tarihe kadar 1 yılı aşkın süre dolduğundan ve arada zamanaşımını kesen başkaca bir takip işlemi de yapılmadığından, dava konusu alacağın, CMR’nin 32, BK’nun 133, 132 ve 136. maddeleri gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğramış olduğu-
Bozma üzerine yapılan yargılamada, mahkemece bozma ilamına uyup uymama yönünde karar verilmeden evvel, bozmada işaret olunduğu üzere davalı S.’a tebligat yapılıp yapılmadığının araştırılması yoluna gidildiği ve tebligat yapıldığı yönünde gelen cevabi yazılar dayanak alınarak direnme kararının verildiği; bu durumda ortada direnme kararı bulunmayıp, bozmadan esinlenilerek yapılmış araştırmaya dayalı yeni bir hükmün bulunduğu, dolayısıyla dosyanın, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerektiği-
Mahkemece, davalı borçlunun yapmış olduğu itiraz yönünden İİK.nun 67/1. maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü sürenin henüz işlemeye başlamadığı, diğer bir deyişle itirazın iptali davasının süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davası bozma kararına uyularak-
İşyeri sigortası poliçesi kapsamındaki işyerinde meydana gelen hasar sebebi ile dava dışı sigortalısına ödenen tazminat bedelinin rücuen tahsili talebine ilişkin davanın -davada kira ilişkisine dayanıldığından- sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davacı kiraya veren tarafından davalı kiracı hakkında açılan toplam 8.107 TL alacağından 3.300 TL depozito bedelinin mahsubu ile bakiye 4.807 TL alacağın tahsili istemi-
Şirket hakkında iflas kararı verilmesi ve hatta bu kararın kesinleşmesi ile taraf sıfatı sona ermemekte; şirketin tüzel kişiliği tasfiye amacıyla sınırlı olarak devam etmekte olup müflis şirket aleyhine açılan davanın takibinin ise şirketçe değil iflas masası tarafından yapılması gerekeceği, o halde, mahkemece, iflas eden davalı şirketin ticaret sicilinden terkin edilip edilmediği hususunda araştırma yapılarak, terkin edilmemiş ise; pasif husumet ehliyetinin bulunduğu ve taraf olduğu kabul edilerek şirketi temsilen iflas masasının davaya dahil edilmesi, terkin edilmiş ise; davacıya şirketi ihya için süre verilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Asıl işveren davacı belediye başkanlığına, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemi-
Asıl işveren davacı Belediyenin, davalılar tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemi-
Yargılama aşamasında davalılar vekilince davacı tarafın dava dışı kişi ile ilgili isteminin 6.875,80 TL'sini kabul etmiş olması karşısında mahkemece davalıların kabul ettiği miktar ile ilgili olarak yargılama giderinden sorumlu tutulup tutulamayacaklarının değerlendirilmemesinin doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.