Davacı iş sahibinin açık ayıplarla ilgili ihbar külfetini yerine getirdiğini tanık beyanıyla ispatladığı gözetilerek hem açık ayıplar hem de gizli ayıplar yönünden ikinci bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak tespitte saptanan bulgular doğrultusunda ve tespit raporunda ayıplı olduğu belirtilen imalatlar için gerekli giderim bedelinin tespit tarihindeki mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre KDV eklenmeksizin hesaplattırılıp, bulunacak bedel üzerinden karar verilmesi gerektiği- Hukukî işlem benzeri maddî vakıa niteliğindeki ayıp ihbarının her türlü delille ve bu arada tanık beyanlarıyla da ispatlanabileceği, açık ayıplar bakımından tanık sıfatıyla dinlenen davacının eşinin anlatımlarının dosya kapsamında bulunan delil ve belgelere uygun olduğu, buna karşılık ifadeleri üstün tutulan davalı tanıklarının da davalının işçileri olup olayla ilgili doğrudan menfaatlerinin bulunduğu gözetilmeksizin sadece davacının eşi olduğu için davacı tanığının açık ayıpların da makul süresi içinde davalıya bildirildiğine yönelik beyanlarına itibar edilmemesinin hatalı olduğu- Gizli ayıplı işlerin giderim bedeli konusunda mimar bilirkişinin düzenlediği birinci rapor ile yargılamanın devamı sırasında inşaat mühendisi ve mimar bilirkişiden oluşan heyet tarafından hazırlanan ikinci raporda bir kısım imalatların tamamlandığından bahisle hesaba katılmadığı dikkate alınmaksızın, her iki raporda saptanan tutarların birbirine çok yakın olduğu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için üçüncü kez keşfe gidilerek yeniden rapor alınmasının usul ekonomisine aykırı olacağı, gizli ayıpların giderilmesi için gerekli bedelin ayrı olarak hesaplandığı birinci rapora itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle birinci rapor yeterli kabul edilerek bu rapora göre hüküm kurulmasının da usul ve yasaya uygun olmadığı-
İş akdinin feshi nedeniyle işçinin işverenden talep edebileceği ücret alacağı
Davacının başlattığı icra takibinin tarihi 17.09.2010 olup, 6352 sayılı Kanunun 38. maddesi ile İİK'ya eklenen geçici 10. maddesi uyarınca davacı lehine %40 (şimdi %20) icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Kooperatif ile üyeleri arasında açılacak dava ve takiplerde, kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemeleri ve icra daireleri yetkili olup, bu yetki kuralı kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece re’sen dikkate alınması gerekeceği-
Taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemi-
Somut olayda hüküm altına alınan depozito alacağına yönelik alacak likit olup, davalı itirazında haksız oluğundan, davalının itirazının iptaline karar verildiğine ve talep bulunduğuna göre depozito bedeli yönünden davacı yararına alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Açık olarak düzenlenmiş olan faturaların altlarına bedeli tahsil edilmiştir kaşesi vurulmuş olup, davalı şirketin ödeme savunması bulunmamakla birlikte, takip ve dava dayanağı faturaların bu yönden araştırılarak, kapalı fatura olduğunun anlaşılması halinde, fatura bedellerinin ödenmediği yönünde ispat yükünün davacıda olduğunun gözetilmesi gerektiği- Davacı taraf, davalı tarafından yurt dışından getirilen malların kendi antreposuna nakledildiğini, bu şekilde antreposuna konulan malların antrepo bedellerinden davalının sorumlu olduğunu bildirerek eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Davalı taraf ise, malların davacı antreposuna kendi istekleri ile nakdedilmediğini, gümrük idaresinin isteği doğrultusunda nakledildiğini, açılan ceza davasında beraata karar verildiğini, yargılama giderlerinden de kamunun sorumlu olduğunun hüküm altına alındığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş olup mahkemece konuya ilişkin ceza dava dosyası getirtilip, gümrük işlemleri kaçakçılığı işinden anlayan bir bilirkişinin de içinde bulunduğu heyetten, taraf ticari defterleri, tüm dosya kapsamı, ceza dava dosyası kapsamı ile gümrük işlemleri bağlamında davalının davacının talep ettiği antrepo bedelinden sorumlu olup olmadığı hususunda rapor alınıp, davalının sorumluluğunun bulunduğunun anlaşılması halinde, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı gözetilerek, davalının sorumlu olacağı miktara ilişkin rayiç değerlerin tespiti ile belirlenecek miktara göre sorumlu olacağı gözetilerek, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği Takip talebinde işlemiş temerrüt faizi istenilmiş olmasına ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 25 oranında faiz işletilmesi talep edilmiş bulunulmasına rağmen, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu gözetilmeksizin, mahkemece asıl alacak ve bu asıl alacağa ihtarnamenin davalı şirkete tebliğ tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Takipten sonrası için faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm kurulması BK.’ nun 104/son maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Mahkemece bu yönün gözetilmemesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalıların müteselsil kefil olarak imzaladıkları Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik kısmi itirazın iptali istemi-
Kredi kartı borçları yönünden 5464 sayılı Kanun'un 26. maddesinde özel bir faiz düzenlemesi getirildiğinden, mahkemece, TBK'nun 88 ve 120. maddelerinin uygulanmasının hatalı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.