İİK. mad.67'e göre davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi için davaya konu alacağın gerçek miktarının belli olması veya belirlenebilmesi için bütün unsurlarının borçlu tarafından bilinebilecek nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerektiği; kiralanan taşınmazın tahliye edildiği tarihinden itibaren yeniden kiraya verilebileceği makul sürenin mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu ile belirlendiğinden, likit olmayan 2 aylık kira bedelini kapsayan makul süre kira alacağı üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiği-
Her ne kadar taşınmazların daha sonra tapuda resmi şekilde devirleri yapılmış ise de, tapu sicilinde resmi şekilde yapılan devir sırasında, alıcı davacı şirket tarafından taşınmazların tapu siciline adi yazılı sözleşmeye ilişkin bir şerh de konulmamış geçersiz sözleşmedeki cezai şart hükümlerine resmi satış akdinde yer verilmediğinden, geçersiz olan adi taşınmaz satışı sözleşmesindeki cezai şarta ilişkin hükümlerin de geçersiz olduğu-
Kesinleşmiş icra takibine karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından “davanın reddi” gerekeceği-
Bedeli ödenmiş olan fatura tutarlarının geç ödenmesi nedeniyle temerrüt faizinin tahsili için girişilen takibe davalının itirazının iptaline ilişkin davada; taraflar arasındaki sözleşmede asıl borç tutarı ödendikten sonra faizin de ayrıca istenebileceğine ilişkin açık bir hüküm olmayıp, mahkemece davalının davacıya ... TL borcu olduğundan 818 s. BK’nın 113. maddesinin uygulama imkanı olmadığı belirtilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, takibe konu üç adet faturanın dayanağı olan ve davacının iddiasına göre bedellerinin geç ödendiği belirtilen faturaların sonuncusunun 22.10.2010 tarihli olduğu ve vade tarihinin ise 03.11.2010 olduğu, gerekçede 113. maddenin uygulanmasına engel olduğu belirtilen ... TL’ye ilişkin borcun ise 24.11.2010-10.12.2010 tarihleri arasında düzenlenmiş dava konusu alacakla ilgisi olmayan 8 adet faturadan kaynaklandığı, talebe konu alacaklar yönünden 818 sayılı BK’nın 113. maddesinin uygulanmasına hukuki bir engel bulunmadığı-
Açılan itirazın iptali davasının icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olduğu, bu durumda taraflar arasında tüm akdi ilişki incelenerek, davacının davalıdan 09.05.2012 tarihi itibarıyla ne miktar alacaklı olduğunun tarafların ticari kayıtları incelenerek ve konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla saptanması gerekeceği-
Taraflar arasındaki alacak davasında hükme esas alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden, bedelin hesaplattırılması ve fatura borcunun belirlenmesi suretiyle, denetime elverişli bir rapor alınarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; mahkemece karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece, asıl ve birleşen davada, dava konusu edilen davacı alacağının miktarının, davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davanın, davacının üyesi bulunduğu davalı kooperatife teslim ettiği ürün bedelinin tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, mahkemece, talep edilen alacağın teslim edilen fındığın kilogramının ve ödeme tarihindeki bedelinin belli olması sebebiyle davalı kooperatif yönünden hesapedilebilir, belirlenebilir yani likit olduğu gözetilip İcra İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi hükmü uyarınca kabulüne karar verilen alacak tutarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekeceği-
Dava konusu uyuşmazlığın sayacın doğru tüketim kaydetmemesi nedeniyle doğduğu dosyadaki belgelerle sabit olduğuna göre, davalı idarenin, kendisine düşen edimi ifada ihmal gösterip göstermediği ve dolayısıyla, 818 sayılı BK’nun 98/2. maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken BK’nun 44. maddesi (6098 sk. 114/2. maddesi delaletiyle 52. maddesi ) uyarınca müterafik kusurlu olup olmadığı hususunu da saptanması gerekeceği- Takip ve dava konusu alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu toplanan deliller ile saptanacak olmakla, alacak likit kabul edilemeyeceğinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacaklının ikamet ettiği yerin BK’nun 73. (TBK m.89) maddesi uyarınca yetkili olup olmadığının belirlenebilmesi için, öncelikle borçlunun bu itirazı incelenerek, taraflar arasında akdi ilişki olup olmadığının ve icra takibinin gerçekte bir para alacağına dayalı olup olmadığının belirlenmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.