21.07.2006 tarihli taahhütnamede "kefil" ibaresine yer verilmiş ise de 818 sayılı BK'nın 484. maddesi uyarınca kefaletin geçerliliği, kefilin sorumlu olacağı miktarın sözleşmede yer almasına bağlı olduğundan, anılan taahhütnamede sorumluluğun sınırlandırılmamış olması ve davalıların konumu dikkate alındığında, davalıların yüklenici şirketin fiilini taahhüt eden durumunda olduğu, takip ve dava tarihinde yürürlülükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 110. maddesine göre sorumlulukları bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, istem varsa, davacı-alacaklı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız olmasının yanında, takibin kötü niyetli olduğunun da borçlu tarafından ispatı gerektiği-Alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötüniyetli kabul edileceği- "Takip dayanağı kredi sözleşmede yer alması gereken imzanın kefilin eşine ait olmaması" nedeniyle "geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığı" gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulü halinde, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceği-
Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesinin çürümüş sayılacağı, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstleneceği, buna senedin talili dendiği, bu anlamda talilin senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına geldiği, dava konusu bonoda; davalı keşideci-borçlu, davacı ise lehtar-alacaklı olduğu, ihdas nedeni olarak “nakten” kaydı bulunduğu, bu durumda ‘senedin, hizmet nedeniyle verildiğini’ beyan eden, senet üzerindeki ihdas nedenini talil eden davalı tarafın ispat yükünü üzerine aldığı, davalı tarafça ‘senedin nakden değil, hizmet karşılığı verildiği’nin ispatlanması gerektiği-
İtirazın iptali davası-
Gecikme zammı faiz ve faiz benzeri olmayıp asıl alacak niteliğindedir. Bu nedenle temerrüt tarihine kadar hesaplanmış bulunan gecikme zammına takipten sonra faiz işletilmek gerekir. Öte yandan alacağın likit bulunduğu gözetilmeden davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddinin de hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Satış faturasından kaynaklanan alacağın likit ve belirlenebilir mahiyette olduğundan, İİK. mad. 67 uyarınca kabul edilen alacak üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği-  3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 24/c maddesi uyarınca, faiz alacağı da KDV matrahları arasında gösterildiğinden, faize de KDV istenebileceği-
İşlemiş faize faiz işletilerek ve takipte talep edilen faiz oranından fazla oranda faize hükmedilerek karar verilemeyeceği-
Dava konusu alacağın faturaya dayalı olup, likit, bir başka deyişle “hesap edilebilir, belirlenebilir” olduğu gözetilerek, İİK.’ nun 67/2. maddesi gereğince icra inkar tazminatına hükmolunması gerekirken, yazılı gerekçeyle bu yöndeki talebin reddine karar verilmiş olmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece, işlemiş faiz istemi yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken bu istemin olaya uygun düşmeyen şekilde reddinde isabet bulunmadığı gibi, icra takibi dayanağının keşidecisi davacılar murisi olarak görünen, davalı şirket emrine düzenlenmiş olan çeklerdeki keşideci imzalarının davacılar murisine ait olmadığı halde bedellerinin davalı şirket tarafından tahsil edilmiş olduğu mahkemenin de kabulünde olmakla, bu durumda davalı yanın icra takibine itirazının haksız, takip konusu alacağın likit (bilinebilir, hesap edilebilir) olduğu gözden kaçırılarak davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddinde de isabet bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.