Kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, prim, ücret alacaklarının ödetilmesine-
Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan davada, sözleşmenin bir bütün olarak değerlendirilmesinden, güvenlik şirketince sağlanacak teçhizatın davalıda kalacağına bir başka deyişle davalı uhdesinde bırakılacağına dair bir hüküm bulunmadığından, bariyerlerin davacıya ait olduğu konusunda şüphe olmadığı, davalının da bariyerler ile ilgili kendisinin aldığı ya da kendisine ait olduğu gibi bir beyanı olmadığından; bariyerlerle ilgili bedel talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İş sözleşmesinin davacı işçi tarafından feshedildiğinden, davalının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı yönünden davacının istifasının haklı bir nedene dayandığını kanıtlaması gerektiği- Davacının fesih sebebi olarak belirttiği “ailevi nedenler” gerekçesinin, dava dilekçesi ve cevabi ihtarname dikkate alındığında taciz ve hakaretlere uğramak olarak açıklandığı ancak tanık beyanları ve davacı tarafından sunulan delillerin davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini kanıtlar nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacı işçi haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan iş sözleşmesini feshettiğinden, davalı işverenin ihbar tazminatına hak kazandığı- "Davacının fazla çalışma alacağının bulunduğu, çalışma şartlarının ağır olduğu, iş ilişkisinin davacı için çekilmez hâle geldiği, ayrıca davalı işveren tarafından işten çıkış kodunun 03 kodu ile “istifa” olarak belirtilmesi gerekirken, 22 kodu ile “diğer nedenler” olarak belirtildiği, bu durumda davalı işverenin çelişkili davrandığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacı prim tevkifatına dayalı olarak 1996 yılından itibaren tarım bağ-kur’lu olduğunun tespitini talep etmişse de davacı nizalı dönemde 22 yaşını doldurmadığından 2926 sayılı Yasa kapsamına alınamayacağı ve davanın reddi gerekeceği-
Murisinin davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine-
Davacının ilk iş sözleşmesi dönemi kıdem ve ihbar tazminatları ödenerek 01.04.2002 de tasfiye edilmiş ve davacı 03.04.2002 tarihli ibranamede o tarihe kadar olan sözleşme yıllık izin ücretlerini aldığını kabul etmiş olduğundan anılan dönem, yıllık izin süresi hesabında nazara alınamayacağı- Davacı, 02.04.2002 tarihinde başlayan ve yaşlılık aylığına hak kazanma ile son bulan ikinci iş sözleşmesi döneminde artan süreye göre yeni bir yıllık izne hak kazanmadığından yıllık izin isteğinin de reddinin gerekeceği-
Tarafların tacir olduğu ve aralarında yetki sözleşmesi yaparak İstanbul mahkeme ve icra dairelerini yetkili kıldıkları anlaşıldığından, mahkemece icra takibinin yetkili yerde yapıldığının kabulü ile işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde asıl davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hizmet tespiti istemi-
Davacının yaşlılık aylığından yapılan sosyal güvenlik destek primi kesintilerine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile kesintilerin yasal faizi ile iadesi istenen davada, sosyal güvenlik destek primi borcunun kapsamının belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanunun 9. maddesi hükmü doğrultusunda, davacının ortağı olduğu limited şirketin ticaret sicil kayıtlarının ve giderek davacının şirketteki ortaklık dönemlerinin esas alınması gerektiği-
Somut olay bakımından uyulan bozma kararı gereklerinin tam olarak yerine getirilip getirilmediği; buradan varılacak sonuca göre 31.03.1978 doğumlu davacının 14.06.1990 tarihinde dava dışı işyerinde geçen çalışmasının çıraklık statüsünde olup olmadığı ve davacının sigorta başlangıç tarihinin 506 sayılı Kanun’un 60/G maddesine göre 18 yaşını ikmal ettiği 31.03.1996 tarihi olarak tespitine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplandığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.