Taraflar arasındaki protokolde davacı tarafından davalıya devredilecek taşınmazın değerinin 2.750.000,00 TL gösterildiği ve taşınmazın tapuda devredildiği, davalı artık bu bedelde kendisinin kandırıldığını kanıtlamak durumunda olup, dosya içeriği ile bu hususun kanıtlanamadığı-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu edimlerin katma değer vergisi doğurmasının söz konusu olamayacağı; sözleşmeye derc edilen vergi yükümlülüğünün, zaten doğmamış bir vergi alacağının ödenmesi mükellefiyeti de getirmeyeceği- Yapısı gereği arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin türünün “götürü bedelli” olup, arsa maliklerinin arsa payı devretmekten başka borçları bulunmadığı; bu anlamda sözleşmenin ifasından doğacak borçların tamamından yüklenici sorumlu olduğu; bu sözleşmenin kendine özgü (sui generis) bir sözleşme olup arsa malikleri için ticari nitelikte değilken, yüklenici için ticari nitelikte olduğu- Yükleniciye ait bir edimin, sözleşme ile dahi olsa arsa maliklerine devrine de yasal olanak bulunmadığı-
İİK'nın 89. maddesi hükmü uyarınca açılan borçlu olunmadığının tespiti istemi-
İlgili Yönetmelik kapsamında OSB’nin katılımcılarına uygulayacağı bedellerin OSB internet sayfasında ve/veya OSB ilan panosunda yayımlanacağı belirtilmekle birlikte; taraflar arasındaki enerji tedarik sözleşmesinde ise abonenin resmi yazıyla bilgilendirileceği kabul edildiğinden, davacının söz konusu bilgilendirmenin yapılmaması nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığının tüketim miktarı, tarife değişiklikleri, çalışma saatleri ve uygulanan bedellerin karşılaştırılmasıyla tespit edilmesinin gerektiği, o halde; mahkemece; dosyanın alanında uzman bilirkişi heyetine tevdi ile, tarife değişikliği neticesinde katılımcının sözleşmeye göre resmi yazıyla bilgilendirilmesi gerektiğinden; davalı OSB tarafından yapılan değişlikler nedeniyle davacının zararının oluşup oluşmadığının, önceki ve sonraki dönemlerin dikkate alınmasıyla tüketim miktarı, tarife değişiklikleri, çalışma saatleri ve uygulanan bedellerin karşılaştırılması sonucu tespit edilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Asıl ve birleşen davalar için her dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İtirazın iptali davası-
Davanın kabulüne şeklinde gerekçe oluşturulmuşsa da hüküm fıkrasında, davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verildiği, hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulduğundan hükmün bozulması gerekeceği-
21.07.2006 tarihli taahhütnamede "kefil" ibaresine yer verilmiş ise de 818 sayılı BK'nın 484. maddesi uyarınca kefaletin geçerliliği, kefilin sorumlu olacağı miktarın sözleşmede yer almasına bağlı olduğundan, anılan taahhütnamede sorumluluğun sınırlandırılmamış olması ve davalıların konumu dikkate alındığında, davalıların yüklenici şirketin fiilini taahhüt eden durumunda olduğu, takip ve dava tarihinde yürürlülükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 110. maddesine göre sorumlulukları bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, istem varsa, davacı-alacaklı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız olmasının yanında, takibin kötü niyetli olduğunun da borçlu tarafından ispatı gerektiği-Alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötüniyetli kabul edileceği- "Takip dayanağı kredi sözleşmede yer alması gereken imzanın kefilin eşine ait olmaması" nedeniyle "geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığı" gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulü halinde, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.