Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler birer ön sözleşme olsa da, kendileri de başlı başına karşılıklı edimleri içeren sözleşme özelliği gösterdiklerinden ve asıl sözleşmenin şartlarına bağlı olduklarından, BK. md. 106’da aranan şartlara uyulmadan fesih edilemez ve bir tarafın karşı koyması halinde bu tür ön sözleşmelerin feshi için de mahkeme hükmünün gerekeceği-
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse, ilerleyen aşamalarda HMK. mad. 141/2 uyarınca zamanaşımı def'inin, davacının açık muvafakati ile yapılabileceği- HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, HMK.'nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği, yani, 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def'ine, davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def'inin dikkate alınmayacağı- Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesinin de mümkün olduğu- Davacı vekilinin kısmi dava açtığı ve ıslah dilekçesi ile davaya konu talep miktarlarını artırmasından sonra davalı vekilince ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürülmüş olduğundan, mahkemece bu def'i değerlendirilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Fazla çalışma alacağına ilişkin gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna açıkça aykırı olduğundan kararın bozulması gerekeceği-
22. HD. 26.03.2019 T. E: 1535, K: 6670-
Alt işveren işçilerinin bir kısmının, üstlenilen hizmet dışında asıl veya yardımcı başka işte çalıştırılmaları, asıl-alt işveren arasındaki sözleşmeyi muvazaalı hale getirmeyeceği- Muvazaanın Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesi arzu etmedikleri görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabileceği-
Dosya arasında bulunan tapu kayıt örneğinin incelenmesinde dava dışı şirketin 15 yıl müddetle intifa hakkı sahibi olduğu anlaşılmakta olup kuru mülkiyet hakkı sahibinin, taşınmaz maldan başkasının intifa hakkı devam ettiği sürece yararlanma imkanına sahip olmadığından hiçbir suretle tahliye davası açma hakkını haiz olmadığı-
İnşaatın % 65’inin tamamlandığı durumlarda, yüklenici kusurlu olsa bile olayın özelliğinin haklı gösterdiği durumlarda MK.2 uyarınca “sözleşmenin ileriye etkili sonuçlar doğuracak şekilde” feshinin kabulü gerekeceği–
TBK. mad. 212 uyarınca ticari satış sözleşmelerinde malın teslim süresi belli değilse satıcının temerrüde düşürülmesi gerektiğinden, davalı satıcının 25/11/2009 tarihli yazısında makineleri teslime hazır olduğunu, bakiye bedelin yatırılması halinde sözleşme konusu malın en geç 11/12/2009 tarihine kadar teslim edileceğini bildirmesi, davacının 04/12/2009 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshetmesinin haklı olmadığını gösterdiği-
Kira sözleşmesinin feshinden sonra kira bedelinin indirilmesinin talep edilemeyeceği- Bilirkişi tarafından gece konaklaması yapılamadığı için kira bedelinin indirilmesi gerektiğine dayalı olarak hesap yapılmış ise de; davacı tarafından gece konaklamasının yapılmasının engellendiğine ilişkin bir iddia ve bu hususta bir delil de sunulmadığından davanın reddi gerektiği- Davalı idare ile davacı şirket yetkilileri arasında düzenlenen kiralananın teslimine ilişkin protokolde, taşınmazdaki eksikler belirlendikten sonra, bu eksiklerin tamamlanması için davacı şirkete 15 günlük süre verildiği, bunların tamamlanması durumunda depozito bedelinden karşılanacağının belirtildiği görüldüğünden yapılan bu protokol dikkate alınarak depozito bedelinin iade edilip edilemeyeceğinin tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.