Davacının artırım dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden savunma hakkı kısıtlanarak hüküm kurulamayacağı- Harçtan muaf olmamasına rağmen, harçla sorumlu tutulmamış olmasının hatalı olduğu-
İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesi halinde mahkemece davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi; verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın usulden reddedilmesi gerektiği- Davacının çalıştığı firmalar dikkate alındığında, davalı şirketten ihale ile iş alan çeşitli şirketler bünyesinde çalıştığı, iş aktinin feshedildiğini iddia ettiği tarihine dava dışı bir işverenin bünyesinde çalışmasının olduğu, bu işyerinden çıkışı yapıldıktan sonra hizmet döküm cetvelinde başkaca işe giriş kaydı gözükmediği anlaşıldığından, davacının fesih yapıldığını iddia ettiği tarihte kayden işvereni gözüken dava dışı kişiye de dava teşmil edilerek, adı geçen şirketin cevap dilekçesi ve sunacağı deliller ile davacıya ait özlük dosyası getirtilerek sonucuna göre davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği belirlenip davacının fiili ve hukuki işvereni tespit edildikten sonra feshin değerlendirilmesi gerektiği-
Davalıların ortak çocukları olarak nüfus kaydında gözüken Z....’nin velayetinin düzenlenmesi yönünden, taraflara vakıa ve olguları bildirme ve bunları kanıtlama olanağının tanınması, adil yargılama hakkı"nı da içeren "hukuki dinlenilme hakkı"nın bir gereği olduğu göz ardı edilerek ve velayet davalarının kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alındığında mahkemece basit yargılama usulünde duruşma yapılmaksızın da karar vermeye imkan tanıyan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320/1. maddesinin uygulanmasında hataya düşülerek; taraflara cevap verme ve iddiaları doğrultusunda delillerini bildirmeleri için süre verilmesi, gösterdikleri takdirde taraf delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerektiği-
Kadastro tespitine itiraz ile tapu iptali ve tescil istemi- İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf dilekçesinin, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun’un 341/2 nci ve 352/1 inci maddeleri kapsamında reddine karar verilmesini müteakip 22.07.2021 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 6 hükmünün yürürlüğe girmiş olması karşısında, bu hükmün somut olaya uygulanıp uygulanamayacağı, buradan varılacak sonuca göre İlk Derece Mahkemesince verilen kararın miktar itibariyle kesin hüküm niteliğini haiz olup olmadığı-
........... tarihli celsede davalı vekili telgraf parası ekli mazeret dilekçesi gönderdiği ve mazereti kabul edildiği halde, aynı celse verilen keşif gün ve saatinin davalıya tebliğ edilmediği ve davalı tarafın yokluğunda yapılan keşfe dayanılarak davanın kabulüne karar verildiği, mahkemece, davalı taraf keşif gününden haberdar edilmemek suretiyle silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği; davalı tarafın, savunma ve iddialarını kanıtlama imkanından yoksun bırakıldığı, bu şartlar altında yapılan yargılamanın adil olduğundan söz edilemeyeceği-
Mahkemece davalı tanıklarına davetiye tebliğ edildiği ancak tanık adına çıkarılan davetiyenin tebliğ edilmeksizin iade edildiği anlaşılmış olup HMK 240/3 maddesi uyarınca gösterilen adreste bulunamayan tanık yönünden davalıya adres göstermesi için uygun kesin süre verilmeden davalının ispat hakkı ve dolayısıyla hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak karar verilmesinin hatalı olup bozmayı gerektirdiği-
Çocuk ile baba arasında boşanma kararı ile birlikte kurulan kişisel ilişkinin kesinleşme tarihi ile kişisel ilişkinin kaldırılması talebini içeren dava tarihi arasında talebi haklı kılacak yeni vakıa ve olgular meydana gelmiş olabileceğinden; talepte bulunana bu vakıa ve olguları bildirme, gerektiğinde bunları kanıtlama imkanının tanınmasının; "adil yargılama hakkı" nı da içeren "hukuki dinlenilme hakkının" bir gereği olduğu-
Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin 21/04/2021 tarihli duruşmasına davacı vekilinin mazeret dilekçesi vererek katılmadığı- Mahkemece davacı vekilinin mazeretinin kabul edildiği- İncelenen davacı vekilinin mazeret dilekçesinde duruşma gününün uyaptan öğrenileceğine ilişkin bir ibare yer almadığı gibi, davacı vekilinin yeni duruşma gününün tebliği için masraf da göndermediği- Uyaptan yapılan kontrolde davacı tarafından yatırılan masrafın da tamamının harcandığının anlaşıldığı- O hâlde mahkemece davacı vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, yeni duruşma gün ve saatinin davacı vekiline usulüne uygun davetiye ile bildirilmesi gerekeceği-
Duruşma isteminin reddi kararlarının hak ihlâli olarak değerlendirilmesinin mümkün görülmediği- Somut olayda 6100 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığı-
Uyuşmazlık; davalı elektrik dağıtım şirketinin talebi ile aynı bölgedeki pek çok taşınmaz üzerinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 31/b maddesi çerçevesinde şerh oluşturulduğu anlaşılan olayda her bir malikin taşınmazları üzerindeki şerhin kaldırılmasını ayrı ayrı açılan davalar ile talep etmesinin AAÜT’nin 22 nci maddesi anlamında seri dava olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır..
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.