22. HD. 23.10.2018 T. E: 12173, K: 22871-
Tedbir kararı gereğince 14.000 TL'yı ödeyen şikayetçinin, daha az tutarda olan keşif giderlerini yatırmadığı gerekçesiyle itirazının reddine karar verilmesinin hakkın kaybı sonucunu doğuracağı-
Davalı, tapu sicilinin güvenilirliği ve aleniyetinden istifade ederek sicilden edinen kişi konumunda olmayıp, sicilin dayanağı yok hükmündeki belgeden edinen ve ilk el konumunda bulunan kişi olduğundan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Açık olarak düzenlenmiş olan faturaların altlarına bedeli tahsil edilmiştir kaşesi vurulmuş olup, davalı şirketin ödeme savunması bulunmamakla birlikte, takip ve dava dayanağı faturaların bu yönden araştırılarak, kapalı fatura olduğunun anlaşılması halinde, fatura bedellerinin ödenmediği yönünde ispat yükünün davacıda olduğunun gözetilmesi gerektiği- Davacı taraf, davalı tarafından yurt dışından getirilen malların kendi antreposuna nakledildiğini, bu şekilde antreposuna konulan malların antrepo bedellerinden davalının sorumlu olduğunu bildirerek eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Davalı taraf ise, malların davacı antreposuna kendi istekleri ile nakdedilmediğini, gümrük idaresinin isteği doğrultusunda nakledildiğini, açılan ceza davasında beraata karar verildiğini, yargılama giderlerinden de kamunun sorumlu olduğunun hüküm altına alındığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş olup mahkemece konuya ilişkin ceza dava dosyası getirtilip, gümrük işlemleri kaçakçılığı işinden anlayan bir bilirkişinin de içinde bulunduğu heyetten, taraf ticari defterleri, tüm dosya kapsamı, ceza dava dosyası kapsamı ile gümrük işlemleri bağlamında davalının davacının talep ettiği antrepo bedelinden sorumlu olup olmadığı hususunda rapor alınıp, davalının sorumluluğunun bulunduğunun anlaşılması halinde, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı gözetilerek, davalının sorumlu olacağı miktara ilişkin rayiç değerlerin tespiti ile belirlenecek miktara göre sorumlu olacağı gözetilerek, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği Takip talebinde işlemiş temerrüt faizi istenilmiş olmasına ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 25 oranında faiz işletilmesi talep edilmiş bulunulmasına rağmen, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu gözetilmeksizin, mahkemece asıl alacak ve bu asıl alacağa ihtarnamenin davalı şirkete tebliğ tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, ilgili bankadan mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren hesap hareketleri temin edilerek mirasçıların terekenin benimsenmesine yönelik eylemlerinin bulunup bulunmadığının denetlenmesi ve ölüm tarihi itibari ile hesapta para bulunması durumunda terekenin aktifi kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği- .......... Tapu Müdürlüğü'nün ........... tarihli yazı cevabında muris adına aktif veya pasif taşınmaz kaydına ulaşılamadığı bildirilmiş ise de dosyada mevcut murisin ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin ................ tarihli araştırma tutanağında murisin ölmeden önce kendisine ait evde ikamet ettiğinin belirtildiği, yazı cevapları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- İlgili Tapu Müdürlüğü'nden taşınmaz kayıtları ve mirasbırakanın ölümünden sonra gerçekleştirilen işlemler getirtilerek mirasbırakanın net terekesinin belirlenmesi ve mirasçıların terekeyi benimsemeye yönelik eylemlerinin bulunup bulunmadığının denetlenmesi gerekeceği-
Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) için öncelikle dava konusu vasiyetnamenin itiraza uğramaması, itiraz edilmiş ise vasiyetnamenin iptali davasının reddine karar verilmiş olması, başka bir deyişle vasiyetnamenin kesinleşmiş olması gerekeceğinden, bu amaçla vasiyetnameden bütün mirasçıların haberdar edilmesi ve hak düşürücü sürelerin başlaması için vasiyetnamenin açılıp okunması dosyasının kesinleşmiş olması gerekeceği, aksi takdirde tenfiz davası açılamayacağı-
Davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak Off-Shore Bank Ltd. hesabına gönderildiği iddiasına dayalı alacak istemi-
Mudilerin off shore alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde off shore hesabına aktarma tarihi esas alınarak, daha önceden temyiz incelemesinden geçmiş dosyalar bakımından içtihadı birleştirme kararının, usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri olduğu gözetilerek, zamanaşımına ilişen temyiz itirazları konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalı tarafça zamanaşımı hususunda bir temyiz sebebi ileri sürülmemiş olsa dahi, feri müdahil tarafından temyiz nedeni olarak getirilmek kaydıyla davalı yönünden zamanaşımı incelemesinin yapılması gerektiği- Dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerektiği-
HGK. 21.05.2019 T. E: 2015/10-2857 , K: 583-
Vakıflar hukukunda uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulup alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda galle almaya hak kazanılmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren 5 yıl içinde gerekli başvuruyu yapmış bulunan davacılara uygulanma olanağı bulunmayan 6111 Sayılı Yasa ile getirilen değişiklik uyarınca hak düşürücü sürenin geçirilmesi gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.