Borçlunun “borca itirazı” üzerine icra mahkemesince takip muvakkaten durdurulmuş ise itirazın reddi halinde borçlu aleyhine takip konusu alacağın % 40’dan (şimdi; %20'den) aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilebileceği (takip muvakkaten durdurulmamışsa böyle bir tazminata hükmedilemeyeceği)-
Dava, TTK.’ nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. İcra takip dosyasında, en son 15.04.2005 tarihinde davalı(borçlu) şirketin takibe itirazı nedeniyle, bu borçlu hakkında takibin durdurulmasına karar verilmiş olup; yapılan bu işlemden sonra 04.02.2008 tarihine kadar hiçbir işlem yapılmamıştır. Davalı şirket temsilcisinin süresinde verdiği cevap dilekçesinde, zamanaşımı def’inde bulunmuş; mahkemece ara kararı ile zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir. Oysa icra takip dosyasında 15.04.2005 tarihinden 04.02.2008 dava tarihine kadar zamanaşımını kesen hiçbir işlem yapılmadığından 2918 sayılı KTK.’ nun 109/1. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Bu durumda mahkemece, davalı şirket vekilinin zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımından reddi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hükmün bozulmasına neden olacağı-
Takip dayanağı çekin keşide tarihi 23.10.2014 olup ibraz süresinin bitim tarihi 6273 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra olmakla, çeklerin 3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, buna göre; tedbirin kalkığı 25.10.2019 tarihinden itibaren, icra takibinin başlatıldığı 20.02.2021 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçmediği, o halde; Bölge Adliye Mahkemesince, İlk derece Mahkemesinin kararının gerekçe nedeniyle kaldırılarak, zamanaşımı nedeniyle takibin durdurulması talebinin reddi gerekeceği-
Davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak Off-Shore Bank Ltd. hesabına gönderildiği iddiasına dayalı alacak istemi-
DASK poliçesinin yenilenmemesinden kaynaklanan maddi tazminatın kredi veren Bankadan ve Sigorta Şirketinden tazmini istemi-
6100 sayılı HMK'nunda "dahili davalı" adı altında bir müessese öngörülmemiş olup, dava açıldıktan sonra ek dilekçe ile davada taraf olmayan 3. kişilerin davaya dahili mümkün olmadığından davada taraf olmayan şahıs hakkında mahkemece aleyhe hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Kira tazminatı talepleri, işledikleri ayın sonunda muaccel hale geleceğinden bu tarihten itibaren 5 yıl içinde talep edilmemişlerse zamanaşımına uğradığının kabulü gerektiği- Davalı yüklenici ile davacı arsa sahipleri arasındaki sözleşme her ne kadar adi yazılı sözleşme olup resmi şekil şartına uymasa da, inşaatın geldiği aşama dikkate alındığında artık geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği- Davalı kooperatifin diğer davalı yüklenici ile yaptığı sözleşme uyarınca inşaatın bir kısmını yaptığı ve davacıların da buna rıza gösterdikleri dikkate alındığında, davalı kooperatife husumet yöneltilebileceği, davalı kooperatifin süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu da dikkate alınarak bu davalı hakkında esasa ilişkin bir karar verilmesi gerektiği- Öncelikle yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulup, mahallinde keşif yapılarak, inşaatın halihazırdaki durumu, teslim yapılıp yapılmadığı tespit edilerek, taraflar arasındaki sözleşmeye göre arsa sahiplerine ait olan iki parselde yapılacak konutların 30.08.1991 tarihinde, geri kalan konutların 31.12.1992 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmış olup, bu konutların hangileri olduğu açıkça belirtilmediğinden bu tarihler arasında makul bir orta tarihin teslim tarihi olarak belirlenerek bu tarihten itibaren sözleşmede belirlenen 400,00 TL. maktu kira tazminatının, 04.11.1994 tarihli sözleşmeye göre belirlenen 01.01.1995 tarihine kadar uygulanması, bu tarihten itibaren ise yine sözleşmede belirlenen 800 TL.nin Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca 1 yıl süre ile uygulanması ve sonraki dönem için ise rayiç kira bedeli belirlenmek sureti ile hesap yapılması, davalı kooperatifi de davalı olarak husumet yöneltilebilceği dikkate alındığında 02.02.2010 tarihli teslim tutanağına değer verilmesi gerektiği- Ayrıca arsa sahibi ile davalı yüklenici arasındaki 21.04.1994 tarihli protokol uyarınca arsa sahiplerine 13 adet 70.000 TL. değerinde senet verilmesinin kararlaştırıldığı anlaşıldığından bu senetlerin ödenip ödenmediğinin araştırılması, ödenmiş olması halinde mahsubu gerekeceği dikkate alınarak hesap yapılması, hükme esas alınan rapordan yapılan mahsupların bu senetlere ilişkin olup olmadığının denetlenmesi gerektiği-
Davacının isteminin açıkça davalının görevi ihmal veya kötüye kullanma şeklinde ortaya çıkan haksız eyleme dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın avukatlık sözleşmesinden ve ücretinden kaynaklanmadığı, davanın çözümünde avukatlık yasasında tanımlanan avukatlık sözleşmesine ve ücretine ilişkin kuralların uygulanmayacağı, aksine borçlar hukukunun konuya ilişkin genel hükümlerinin uygulanması gerektiği , bunun da yargı yetkisine sahip genel mahkemelerin görev alanı içerisinde olup, görevi yasa ile sınırlı olarak belirlenen hakem yoluyla çözümlenemeyeceği-
Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmamasına, davalılar arasında akrabalık, yakın arkadaşlık sosyal ve hukuki ilişki olduğunun, yani davalı ...’in İİK’nun 280/1 maddesi kapsamında kötüniyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanamaması nedeniyle davanın reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla paranın tahsili istemine ilişkin davada, Y. Grubu şirketlerinin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla davacının dayandığı belgeler karşılığında para tahsil ettikleri, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri, böylelikle haksız fiilde bulunduklarının anlaşıldığı, alacağa müstenit olduğu iddia olunan belgenin incelenmesinden, davalı şirketlerden Y. Holding A.Ş.'nin unvanının antette bulunduğu, hisse devir kabul sözleşmesi adını taşıdığı, belge ile beraber davalı şirketin hisselerinin toplamda 82.794 DM karşılığında dava dışı E. R.'tan devralındığı, hisse bedelinin ödendiği tarihin ise 15.02.2001 olduğu, devreden ve devralanın imzalarının belge üzerinde bulunduğu tespit olunmuş olup davacının dayandığı işbu belgede davalı şirketin anteti bulunduğundan davalıların, davacının alacak talebinden sorumlu olduğu gözetilip davalıların zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.