Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın bonoların 16.11.2013 olan tanzim tarihinin 16.11.2012 tarihine dönüştürüldüğünün çıplak gözle görüldüğü belirtilerek karar verilmesinin HMK. mad. 266 hükmüne aykırı olacağı-
Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesinin gerekeceği, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğundan, mahkemece, tebliğ tarihi itibarı ile borçlu şirketin yetkilileri araştırılarak, tebligatı alanın tebliğ tarihi itibariyle şirketin yetkili temsilcisi olduğunun tespiti halinde ihalenin feshi istemin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dosya kapsamından, dava dilekçesinin davalılara tevziat sırasında hazır bulunmadıkları için aynı konutta birlikte ikamet ettikleri yeğenlerine tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, dava dilekçesinin tebliğine ilişkin belgede muhatapların evlerine aynı gün döneceğine ilişkin anılan 16 ve 25. madde hükümleri bakımından gerekli olan bir tespite yer verilmediğinin görüldüğü, Tebligat Kanunu'nun tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için düzenleme içeren 20. ve Yönetmeliğin 29. maddesinde aranan, anılan belirlemeye ilişkin bir açıklama da tebliğ belgesinde bulunmadığından, bu tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 16, 20; Yönetmeliğin 25, 29. maddeleri hükümlerine uygun yapılmış olmadığı-
Gerek 7201 sayılı Kanun'un 17 ve 20 nci maddeleri gerekse tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga Tebligat Tüzüğünün 26 ncı maddesi uyarınca, muhatabın tebligat sırasında adreste bulunmama sebebi gösterilmediğinden davacı adına çıkartılan noter tebligatının kanun hükümlerine uygun olmadığı, davacı vekillerine 20.06.1986 ve 09.03.1989 tarihlerinde tevdi edilen belgelerin ödeme belgesi niteliğinde bulunmayıp kamulaştırma işleminin tebliği yerine geçmeyeceği, tapuda ferağ verilmediği gibi kamulaştırma bedelinin ödendiğine dair herhangi bir belge de ibraz edilemediğinden kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminin varlığından söz edilemeyeceği-
Şikayetçinin, ipotek veren olarak takipte yer almışlar ise de, 08.06.2010 tarihinde başlayan takipten önce 26.03.2010 tarihinde anılan taşınmazı başkasına satmış olup satış kararı ve ihale tarihi (04.03.2014) itibariyle takipte taraf sıfatı kalmadığı ve ihaleye pey süren kişi de olmadığından ihalenin feshini isteyemeyeceği-
Borçluya satış ilan tebliğinin usulüne uygun yapıldığı isabetli olarak tespit edildiğine göre, ilk derece mahkemesince, şikayetin süre aşımı nedeniyle usulden reddine ve para cezasına yer olmadığına karar verilmesinin gerekeceği-
“Dava konusu hacizli taşınır mallar üzerindeki haczin yargılama sırasında “kaldırılmış olması” halinde icra mahkemesince “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” şeklinde karar verilmesi ve davanın açılmasına sebebiyet veren tarafa “yargılama giderleri” nin bu arada “avukatlık ücreti” nin nispi olarak, ayrıca “ilam harcı” na da maktu olarak hükmedilmesi gerekeceği-
Islah dilekçesinin davalı sigorta şirketine tebliğ edilmesi gerektiği-
İcra takibine dayanak ilamın, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, ilamın infazı için kesinleşmesinin gerekmediğini, dosya içerisine sunulmuş tehiri icra kararı ve mehil vesikası bulunmadığından takibin devamında ve yapılan işlemlerde isabetsizlik bulunmadığını, 15 nolu parsele ilişkin olarak taşınmaz muhammen bedelin üzerinde satıldığından İİK 134/2 maddesi gereğince açılan davada davacının hukuki yararının bulunmadığını, bu taşınmaz yönünden mahkemenin davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin kararında isabetsizlik bulunmadığını, diğer taşınmaz yönünden davacı vekiline usulüne uygun satış ilanı ve kıymet takdirinin tebliğ edildiğini, davacı tarafından kıymet takdirine itiraz edilmiş ise de, İİK 128/a maddesi gereğince delil avansı yatırılmadığından, kıymet takdirine itirazın reddine karar verildiğini, verilen kararda isabetsizlik bulunmaması nedeni ile davacının kıymet takdirine yönelik iddialarının artık eldeki davada incelenmesinin mümkün olmadığını, ihalede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da bulunmadığından, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verileceği-
Ödeme emrinin tebliği tarihinde borçlunun er, onbaşı, ya da kıt’a çavuşu olması halinde, icra müdürlüğünce temsilci ataması için borçluya süre verilmeden, takibe devam edilemeyeceği (Haciz, satış vb. işlemlerin yapılamayacağı)–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.