Ortaklığın giderilmesi-
Tebliğ memurunun, muhatabın adreste geçici olarak bulunmadığını belirtmesine karşılık tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden ayrıca geçici bulunmama bilgisinin kimden alındığı belli olmadan muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamladığı, bu durumda anılan tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca usulsüz olduğu-
Davacı tarafından dava dilekçesinde, muaccelliyetin gerçekleşmediği iddiasının ileri sürülmediği, daha sonra ek beyan ile bu iddiasını ileri sürdüğü, davalının cevap dilekçesi ibraz etmediği, duruşmalara katılmadığı ve ek beyan dilekçesine karşı her hangi bir beyanının bulunmadığı gözetildiğinde davacı tarafından iddianın genişletilemeyeceği, HMK 357. maddeye göre dava dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği-
Örnek 10 ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğine dair şikayet yerinde bir gerekçe ile reddedildiği göre, borçlunun imza itirazı da anılan yasa maddesi kapsamında imzaya ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadan reddedilmiş sayılacağı ve süresinde yapılmayan imza itirazı nedeniyle takibin geçici olarak durdurulmasının isabetsiz olduğu- Borçlunun imza itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi halinde borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İİK. mad. 89 uyarınca gönderilen 1.,2.,3. haciz ihbarnameleri nedeniyle, borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davacı ayrıca kendilerine gönderilen bu haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek dava açmış ve icra mahkemesince 3. haciz ihbarname öğrenme tarihinin .... olarak tespitine karar verildiğinden, görülmekte olan davanın hak düşürücü yasal süre içinde açıldığının kabulü gerektiği- Davacının kendisine İİK 89/1 haciz ihbarının tebliğ edildiği tarihte dava dışı borçluya borçlu olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla davacı kayıtları incelenerek alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlu .............. A.Ş.’ye çıkarılan hesap kat ihtarlarının “tebliğ evrakı adreste şirket yetkilisi dışarıda/iş takibinde olduğundan daimi çalışanı ................(güvenlik) imzasına tebliğ edildi.” şerhi ile 18.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği ancak tebligat mazbatasında Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Tüzüğü'nün 18. maddesine uyulmadığından tebliğ işlemi usulsüz olup, borçlu tarafından bu husus en geç icra emri tebliğ tarihi olan 15.08.2019 tarihinde öğrenilmiş olduğundan, icra mahkemesine yapılan 21.08.2019 tarihli şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda, şikayetçi borçluya usulüne uygun tebliğ edilmiş ihtarname bulunmadığından, davalı/alacaklı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine geçilmesi ve borçluya İİK'nın 150/ı maddesine göre icra emri gönderilmesinin mümkün olmadığı, alacaklı banka tarafından, kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermeyen limit ipoteğine dayalı olarak borçluya usulüne uygun ihtarname tebliği sağlanmadan, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamayacağı ve borçluya örnek 6 icra emri gönderilemez ise de, ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermemesinin, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel olmadığı-
Şikayete konu tebligatı olan kişinin, şikayetçilerle birlikte ‘aynı binada fakat ayrı ayrı dairelerde’ oturuyor olması halinde, kendisine Tebligat Kanununun 16. maddesine göre tebligat yapılamayacağı–
Davalılarından ikisinin farklı numaralı konutlarda ikamet etmelerine rağmen birlikte sakin gerekçesiyle aynı kişiye tebliğ edildiği, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığından tebligatların usulsüz olduğu-
Takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı ve borca itiraz, İİK'nun 168/5. maddesi kapsamında olup anılan itirazların da yasal beş günlük sürede yapılmasının zorunlu olduğu-
Borçlu şirkete gönderilen her iki maaş haczi müzekkeresinin de tebliği alan kişinin şirketi temsile yetkili olup olmadığı araştırılmaksızın şirket çalışanına yapıldığı anlaşıldığından, anılan tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğu, bu nedenle aleyhe uygulanan haciz işlemlerinin kaldırılması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.