Mahkemece öncelikle açılan önalım davasının sonucunun beklenmesi, taşınmazdaki paydaş durumunun kesinleşmesinden sonra o davanın sonucuna göre davada yer almayan paydaşın davaya dahil edilip kendisine usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması veya davanın çift taraflı olma özelliği nedeniyle mevcut davalılardan davaya devam edip etmeyeceklerinin sorulması ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Şikâyetçi borçluya kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğinin usulsüz olması durumunda, borçlunun satışa esas alınan kıymet takdirinden, satış ilanı tebliği ile de haberdar olmayacağı-  Usulsüz tebligatlar nedeniyle kıymet takdirine itiraz hakkını kullanamayan borçlunun icra müdürlüğünün yaptırmış olduğu kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edebileceği- Fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazların, konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılmak suretiyle incelenerek taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği- İhale bedeli, muhammen bedelin üzerinde olsa da satışa esas muhammen bedelin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının incelenmesi gerektiği ve bu aşamada ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediği ve borçlunun hukuki yararının bulunmadığının söylenemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun fesih nedeni olarak ileri sürdüğü kıymet takdirine ilişkin itirazı konusunda keşif ve bilirkişi incelemesiyle taşınmazın değerinin tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği- "İhalenin feshi incelemesinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı, satışa hazırlık aşamasındaki usulsüzlükler nedeniyle ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği" şeklindeki BAM direnme kararının isabetli bulunmadığı-
Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebligatlarda “tebliğ tarihi”nin, “iki numaralı fişin (ihbarnamenin) kapıya yapıştırıldığı tarih” olduğu–
İhale konusu taşınmazın ihale bedeli muhammen bedelin üzerinde olduğundan, anılan taşınmaz yönünden zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, şikayetçinin, İİK.nun 134/8. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığından ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı-
Taraflar arasında imzalanan ve tahkim şartı içeren sözleşmenin uyuşmazlığın temel kaynağı olduğu, davacı vekilinin bu konuda ileri sürdüğü iptal nedeninin yerinde görülmediği, davacı vekilinin iptal sebebi olarak kararın, hukuka ve kamu düzenine aykırı olduğunu ileri sürdüğü, taraflar arasındaki simsarlık ücretinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili ile ilgili olarak hakem heyetince yapılan değerlendirmelerde ve verilen hükümde kamu düzenini ilgilendiren bir husus bulunmadığı, diğer taraftan, hakem karanın maddi hukuk yönünden isabetli olup olmadığının, delil değerlendirmelerinin isabetli olup olmadığının iptal davasında denetlenmesinin mümkün olmadığı, iptal davasına bakan mahkemenin işin esasına dair denetim yapamayacağı, bu sebeple davacı vekilinin kamu düzenine ve hukuka aykırılık nedenlerine dayalı iptal sebeplerinin de yerinde görülmediği-
İlanın yurt düzeyinde yayınlanan bir gazetede yapılması icap ederse de, ihale edilenin bedelinin çok düşük olması durumunda, taraflara fazla masraf yükletilmemesi düşünülerek satış memurluğunca "ilanın yerel gazetede yayınlanmasına" dair kararı, şikayet yoluyla kaldırılmadığına göre, bu hususun ihalenin fesih nedeni olmaması gerekeceği-
6. HD. 31.01.2022 T. E: 2021/1263, K: 378-
Borçlu tarafından bizzat bildirilen adres olması halinde (6099 sayılı kanun ile yapılan değişiklikten önceki) Tebligat Kanununun 35/son maddesine göre tebligat yapılmasının mümkün olduğu-
Kısa karar mahkeme başkanı, üyeler ve kâtip tarafından imzalanmış olduğundan, gerekçeli karardaki kâtip imzası eksikliği ve davalılara direnme kararının tebliğinin yapılmaması bozma nedeni yapılmamış ancak belirtilen eksikliklerin tamamlanması için, dosyanın Yerel mahkemeye geri çevrilmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlu adına çıkan 23.12.2014 tarihli tebligatta dağıtıcı tarafından basılan kaşede, şeklen Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat yapıldığı görülmekle beraber; muhatabın adreste bulunmama sebebinin, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin, dönecekse ne zaman döneceğinin tevsik edilmeden yapılmış olması sebebiyle, tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanun'un 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 35. maddesi gereğince usulsüz olduğu, öte yandan, somut olayda TK 21/2'ye göre tebligat çıkarılabilme koşulu gerçekleşmiş ise de, Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesinin zorunlu olduğu, yani; tebligatı çıkaran merci tarafından adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden dağıtıcı tarafından 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.