Takip dayanağı ilamda borçlunun vekille temsil edilmiş olması halinde –HUMK’nun 62. (şimdi; HMK.' nun 73.) , Teb. K.’nun 11. ve Av. K.’nun 41. maddeleri gereğince- icra emrinin vekile tebliği gerekirken asile tebliğ edilmiş olması usulsüz olduğundan, ‘icra emrinin iptaline’ karar verilmesi gerekirse de, icra emrinin hem aile hem de vekiline ayrı ayrı gönderilmiş olması halinde, artık ‘icra emrinin’ iptaline karar verilmemesi gerekeceği–
Borçlunun bilinen en son adresine Tebligat Kanunun 10. maddesine göre çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade gelmesinden sonra ancak Tebligat Kanunun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekeceği-
Tebligatın usulüne aykırı yapılmış olması halinde, muhatabın tebligatı öğrenmiş olması halinde, tebligatın geçerli olacağı ve muhatabın bildirdiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı; icra mahkemesince “muhatabın tebligatı daha önce öğrenmiş olup olmadığı” konusunda bir araştırma yapamayacağı-
Duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenleme bulunmadığı-
Dava; takibe konu ticari kredi niteliğindeki genel kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın çözümlenmesinde ticaret mahkemesi görevli olduğu halde, bu husus gözetilmeksizin, dosya içeriğindeki dava dışı kişiye ait tüketici kredisi ödeme planı dikkate alınarak “görevsizlik kararı” verilmesinin bozmayı gerektireceği-
İİK.'nin 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya, alacaklıya ve tapu kaydındaki ilgililere (vasiye) tebliğ edilmesi gerekeceği- Satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Anılan madde uyarınca satış ilanının vasiye tebliği zorunlu olup bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu- Tebligatın, savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlı olduğu- Tebligat Kanunu m. 39'un konuluş nedeninin, tebliğ muhatabı ile tebliği onun adına kabule yetkili olan kimsenin arasında husumet varsa, bu kimselerin aldığı tebliğ evrakını tebligat muhatabına vermeyecekleri endişesi olduğu- Bu nedenle bu maddeye aykırı olarak yapılan tebligatın usulsüz olacağı-
Muhatabın adreste bulunup bulunmadığının tespiti yapılmadığından ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu-
Taşınmazın tamamının davacıya ait olduğunun kabul edilmesinde dahi tarafların serbest iradesi ile taşınmazın taraflar adına 1/2 paylı olarak tescil edilmesi sebebiyle davacının değer artış payı alacağı isteğinde bulunma imkanı olmadığı- Taşınmaz bakımından tarafların eşit katkıları da kabul edildiğinde, paylı mülkiyetteki paylar eşit bulunduğundan ve eşlerin birbirlerinden olan katılma alacağı istekleri TMK'nun 236. maddesi gereği takas edileceğinden, yine alacak hakkı doğmayacağı-
Tebligat parçası üzerinde, tebligat yapılacak adresin adres kayıt sistemindeki adres olduğunun yazılı bulunması halinde, bu adresin tebliğ tarihi itibariyle muhatabın, adres kayıt sisteminde kayıtlı adresi olması halinde, muhatap o adreste hiç oturmamış dahi olsa bu adrese yapılacak tebligatın geçerli olacağı-
"Üst sınır ipoteği" olarak kurulmuş olan ipoteklerin, ipotek akit tablosunda "ipoteğin, borcun eklentilerini de kapsayacağı" (faiz, gider vergisi gibi eklentilerin de ana paraya ekleneceği) öngörülmüş dahi olsa, ipotek veren kişilerin sorumluluğunun yine limitle sınırlı olacağı–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.