İİK'nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendinde, borçlunun çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri haczedilemeyeceği düzenlenmiş olup, bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkının şahsi hak niteliğinde olduğu, iddiada bulunan kişinin çiftçilik yapıp yapmadığı ve haczedilen taşınmazın borçlunun ve ailesinin geçimi için zorunlu olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerektiği, bu nedenle, henüz kendisine takip yöneltilmemiş mirasçının kendisi ve ailesinin ihtiyacı nedeniyle bu yargılamaya devam etmesinin mümkün olmadığı, somut olayda, şikayetçi borçlunun yargılama sırasında ölümü nedeniyle maişet iddiasının dayanağı ve dolayısıyla haczedilmezlik şikayetinin konusu kalmadığından, mahkemece istemin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Daha önce borçlulara “ödeme emri” göndermiş olan alacaklının, bu borçlulara yeniden “ödeme emri” göndermesi halinde, borçlulara ikinci kez itiraz hakkı tanımış olacağı-
Takip dosyası üzerinden menkul mallara konulan haczin kaldırılmasında dosya borçlusu olan şikayetçinin hukuki menfaati olduğundan şikayetin husumet yokluğu gerekçesi ile reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gerekeceği-
Mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, asıl alacak miktarı, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faizi oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Baz istasyonlarının kurulduğu yerlere yakın çevredeki insanların bir endişe içinde'oldukları sabit olduğuna göre, davacıların bu endişelerinin giderilmesi gerekmektedir, bir zarar olmasa bile kişilerin zarar gördüklerine/göreceklerine dair endişe duymalarının başlı başına bir zararın doğduğunun kabulünü gerektireceğinden baz istasyonun daha uygun bir yere kurulmasıyla mesele halledil­eceğinden, haberleşmeye dönük bu hizmetin de aksamadan yürütülmesi mümkün olacağından baz istasyonunun kaldırılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilen ihbarnamelerin tebliği sırasında  adresinde bulunmayan muhatapların tevziat saatinden sonra adreslerine dönüp dönmeyeceğinin tespit edilerek tebliğ evrakına şerh edilmediği, bu durumda şikayetçilere yapılan 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin T.K.'nun 21/1. ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1. ve 35. maddelerine aykırı olduğu, yine şikayetçilere gönderilen 89/2 haciz ihbarnamelerinin ise “Belirtilen adres kapalı olduğundan muhatap komşusu 12 nolu Daire soruldu... nerede olduğu bilinmiyor... Daire mesai saatlerinde sürekli kapalı...olduğunu beyan edip imzadan imtina etmiştir. Tebligat mahalle muhtarlığına tebliğ edilerek muhatabın kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırılarak komşusu 12 nolu Daire haber verilmiştir” şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, ihbarnamelerin tebliği sırasında, muhatapların adreste bulunmama sebebini, tevziat saatlerinden sonra adreslerine dönüp dönmeyeceklerini, döneceklerse ne zaman dönecekleri tevsik edilmeden ve komşu ismi alınmadan yapılan tebliğ işlemlerinin 7201 sayılı Kanun'un 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 35.maddelerine aykırı olduğu-
Taraflar arasında düzenlenen bankacılık hizmetleri sözleşmesi ve bu sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu belirtilen ek sözleşme içeriğinden müşterinin cari hesap bakiyesinin müsait olmadığı durumlarda kredili mevduat hesabına havale emirleri uyarınca borç kaydedileceği anlaşıldığından, dava konusu sözleşme ve ekinin dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 4.maddesinde öngörülen bankacılık işlemleri çerçevesinde, ticari işlemlerden olduğunun kabulü gerekeceği- TTk.nun 8.maddesine göre, ticari işlerde faiz oranın serbestçe kararlaştırılabileceği, bu durumda Mahkemece 6098 sayılı TBK'nın 88 ve 120. maddelerindeki akdi ve temerrüt faizi oranlarının sınırlanmasına ilişkin hükümlerin somut olay bakımından uygulama yeri bulunmadığı-
Sıra cetveline yönelik şikayetin İİK’nun 142. maddesinde öngörülen yedi günlük hak düşürücü süreden sonra yapıldığı gerekçesiyle İİK’nun 16,HMK’nun 30 ve 320. maddeleri de gözetilerek şikayetin reddine karar verilmesinin doğru olduğu-
Muhatabın, usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren, takibin şekline göre icra mahkemesine itiraz etmemiş olmasının, tebligatın usulsüzlüğünün tesbiti halinde mal beyanında bulunma tarihi ve takip kesinleşmeden haciz konulamayacağı cihetle, varsa hacizlerin “bulunması nedeniyle, mahkemece şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.