Ceza davasının kesinleşen kararına göre, çekin davacı adına yapılmış cirodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, davalının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bu nedenle müşteki sanık olarak yargılanan davacının yargılama sonucunda hem dolandırıcılık, hem de sahtecilik suçlarından ayrı ayrı beraatine karar verildiği, davalı ile dava dışı takip alacaklısının dolandırıcılık suçundan beraatine, resmi belgede sahtecilik suçundan birlikte suç işleme kararı kapsamında çeki davacı adına imzalayarak bankaya ibraz ettikleri gerekçesiyle mahkumiyetleriyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşıldığından, davalının resmi belgede sahtecilik suçundan mahkum olması, davacının sahte olarak adına cirolanan çek ile alakalı icra takiplerine maruz kalması, ağır ceza mahkemesinde müşteki sanık olarak yargılanması, yargılama sonucunda beraat etmesi hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalının sahtecilik eylemi nedeniyle davacının ticari itibarında zedelenme meydana geldiğinin kabulü ile yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece, yeniden bilirkişi heyeti oluşturmak suretiyle dava konusu taşınmazın ne şekilde değerlendirilebileceği saptanarak, belirlenen kullanım şekline göre ecrimisil hesabını içeren bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemi-
İtirazın iptali davası bozmaya uyularak-
Gerek anılan birleştirme kararı, gerekse de birleştirme sonrası yapılan yargılamada duruşma günlerinin birleşen davanın davalısı şirkete tebliğ edilmediği, adı geçen davalının HMK'nın 27. maddesinde yer verilen hukuki dinlenilme hakkını kullanamadığı, bu şekilde yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında hüküm tesis edilmiş olmasının usule aykırı olduğu, anılan usul hükmü uyarınca davalı şirkete, birleştirme kararı ile yeni duruşma gününün tebliğ edilmesi, yargılamaya katılımı sağlanıp savunma hakkı tanınması gerekeceği, bu eksiklikler giderildikten sonra yapılacak yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemi-
Devlet Hastanesi’nde görev yapan davalının tedavi hatası nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını iddia eden davacı ile davalı ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunmadığı ve davanın haksız eyleme dayalı olarak açıldığı anlaşıldığından, dava konusu edilen ve mahkemece de sorumluluğun dayanağı olarak benimsenen olguların, 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. ve 73. maddeleri anlamında “tüketici işlemi” olarak kabul edilmesi olanağı bulunmadığı-
Haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, yargılama sırasında alınan 07/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda herhangi bir zarar hesaplamasının yapılmadığı, öncelikle davacının zararının mevcut olup olmadığı; mevcutsa bu zararın kapsamı hakkında ayrıntılı, denetime elverişli, açık ve anlaşılır bilirkişi raporu alınarak dosyadaki tüm bilgi, belge ve diğer deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Direnme kararlarının, yapıları gereği, Yasa’nın hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay Dairesinin bu denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin bir iddiayı içerdiklerinden, o iddianın yasal ve mantıksal gerekçelerini de ortaya koymak zorunda olacakları, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin direnme kararı verilmesinin, hakimin yargılama görevini savsaması olarak dahi düşünülmesini mümkün kılacağı-
4. HD. 19.10.2021 T. E: 4358, K: 7082-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.