Duruşma gün ve saatinin kalemden ya da UYAP sisteminden öğrenilmesine karar verilemeyeceği, belirtilen sebeple, davacı vekili duruşmaya usulüne uygun şekilde davet edilmediğinden, 6100 Sayılı Kanun'un 150/2. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı- Vekilin istifa dilekçesinin davacı asile tebliği gerektiğinden HMK'nin 82. maddesinde düzenlenen kanun hükmü yerine getirilmeden HMK'nin 150/1 ve 320/4. maddeleri hükmünün uygulanamayacağı, dosyada gider avansının olmamasının, davanın 6100 sayılı HMK'nin yürürlüğünden önce açılmış olması da nazara alındığında tek başına tebligat yapmama gerekçesi olamayacağı-
Davalı vekiline ait temyiz dilekçesinin davacı vekiline tebliğ edilmediği- Temyiz eden davalı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin, HMK.’nu “Geçici madde 3” atfiyla uygulanmakta olan HUMK. mad. 433 gereğince davacı vekiline Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuat dikkate alınarak tebliğ edilmesi gerektiği ve yasal süre beklenildikten sonra Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmesi gerektiği-
Borçlu aleyhine yapılan takipte (açılan davada) gönderilen tebliğ evrakının ‘aynı adreste (çatı altında) birlikte oturan’ kızı, oğlu, eşi …… tebliğ edilmiş olması halinde, bu kişilerin borçlu ile aynı konutta oturup oturmadığı araştırılarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı asil yerine vekillikten istifa eden vekile tebligat yapılmasının isabetsiz olduğu-
Vekille takip edilen davalarda tebligatın vekile yapılması gerektiği, dava dilekçesinde davacıların adresi yok ise de; dilekçenin eki vekaletnamede davacıların açık adresinin belirtildiği, bu bakımdan, dava dilekçesinin HMK'nın 119. maddesine uygun olarak düzenlenmediğinden, bir başka ifade ile dava dilekçesinde usuli eksiklik olduğundan sözedilemeyeceği-
Vekile yapılan tebligat belgesinde “Daimi sekreteri N. imzasına tebliğ edildi” şeklinde posta dağıtıcı tarafından yazılan bir açıklama mevcut olmasına rağmen tebligatın yapılması gereken avukatın belirtilen adreste olup olmadığı ve tebligatın niçin kendisine yapılmadığı açıklanmadığından tebligatın usulsüz olduğu-
Mehil vesikası verilmesi ve bilahare tehiri icra kararının sunulmasının sadece takibi olduğu yerde durduracağı, daha önce yapılmış hacizlerin kaldırılmasını sağlamayacağı-
Vekille temsilin söz konusu olduğu davada yapılacak tüm tebliğlerin vekile yapılması gereği de gözetilerek, karara esas alınan raporun davalı vekiline tebliği sağlanıp eksikliğin bu şekilde giderilmesi ve davalı vekilinin rapora itirazlarının alınıp değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre, davalı vekilinin diğer itirazları hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, usule aykırı biçimde ve davalı yanın savunma haklarını da kısıtlayacak şekilde yargılamaya devam edilip karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu (7201 s. Teb. K. mad. 11, Avukatlık K. mad. 41 ve HMK. mad. 73, 81, 82, 83)- İİK'nun 169/a-1.maddesi gereğince borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanması gerekeceği-
Mahkemece, borçlu asile yapılan 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin vekil yerine asile yapılmış olmasından dolayı iptali ile bunun sonucu olarak usulüne uygun şekilde 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmeden 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılsa bile hükümsüz sayılacağından anılan haciz ihbarnamelerinin de bu nedenle iptaline ve geçersiz tebliğ işlemine dayalı olarak yapılan taşınmaz haczinin kaldırılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.