Boşanma-Tebir Nafakası
103 davetiyesinin borçlu asile 06.05.2016 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğü, 103 davetiyesinin vekil yerine borçlu asile gönderilmesinin yasaya aykırı olduğu, dolayısıyla borçlu asile yapılan tebliğ ile itiraz ve şikayetler yönünden yasal süre işlemeye başlamayacağı, şikayete konu taşınmazın haciz tarihinin 13.07.2015 olduğu, borçlu vekilinin icra dosyasına vekaletnamesini 10.06.2015 tarihinde ibraz ettiği, vekilin icra müdürlüğüne 09.05.2016 tarihli beyanı ile haczin kaldırılması talebinde bulunduğu görülmüş olup, 09.05.2016 tarihi itibariyle borçlu vekilinin hacizden muttali olduğunun kabulü gerekeceği- İİK.'nin 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, borçlu adına kayıtlı taşınmaz üzerine konulmuş geçerli bir haczin varlığı gerektiği-
Şikayete konu taşınmazların haczine ilişkin örnek 103 davet kağıdının, borçlu vekiline 27.02.2012 tarihinde tebliğ edildiği; 09.03.2012 tarihinde 7 günlük süre geçirilerek yapılan haczedilmezlik şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddinin gerekeceği-
Vekil tarafından takip edilen işlerde icra emrinin vekile tebliği gerekir ve icra emrine muttali olunması tebliğ yerine geçmez ise de, somut olayda; yargılamanın devamı sırasında, karar tarihinden önce borçlu vekiline icra emri tebliğ edildiğinden mahkemece, konusu kalmayan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesis edildiği görülmekle, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
809 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydında Petrol Ofisi lehine 18.06.1990 tarihli ve 15 yıl süreli Petrol Ofisi lehine tesis edilmiş intifa şerhi ile Altunç Turizm lehine tesis edilmiş 06.01.1994 tarihli 25 yıl süreli kira şerhinin terkini istemi-
Borçlunun icra dairesine yaptığı itiraz üzerine takibin durmuş olmasının şikayetin esasının incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Takip dayanağı ilâmın içeriğine aykırı talep ve işlemlere yönelik şikâyetlerin (ilama aykırılık iddialarının) süreye bağlı olmadığı–
İcra ve iflas kanununda yer alan icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekeceği, bu durumda ödeme emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliğinin söz konusu olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken borçlu asile tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Borçlu vekili adına işyeri adresine gönderilen gerekçeli karar tebligatının, "belli bir yerde mesleğini devamlı olarak icra eden gerçek kişiler" yönünden tebligatın yapılma usulünü düzenleyen Tebligat Kanunu'nun 17. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 26. maddesi hükümlerinin uygulanması suretiyle tebliğ edilmesi gerektiği-
Ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca itiraz ettiğinden ve vekile ait vekaletname takip dosyası içinde bulunduğundan, itirazın iptali davasında, ekinde dava dilekçesi bulunan ve üzerinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapılması gerekirken asile yapılmasının hatalı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.