Genel ifadelerin kullanıldığı, davalıya somut şekilde kusur izafe edilmediği, çoğunluğu davacıdan duyuma dayalı olduğu anlaşılan tanık beyanlarının, boşanma davalarındaki geçimsizliğe ilişkin kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı- Davalı ve vekilinin beyanlarıyla, çilingir vasıtasıyla anahtarın değiştirildiği kabul edilmişse de, "yeni anahtarın yerinin kadına söylendiği" de ifade edildiğinden, davalının davacı tarafından ileri sürülen bu vakıayı hukuksal açıdan ileri sürülenden farklı olduğunu belirterek kabul ettiği, bu yöndeki bir beyanın diğer tarafı ispat külfetinden kurtardığından söz edilemeyeceği- Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ispata elverişli bulunmayan beyan ve delillere itibar edilerek boşanmaya karar verilmesinin hatalı olduğu- Somut olayda davalının "kusurlu davranışlarının ispat edildiği" görüşü ile "kusura dayalı boşanma kararı verilmesi ilkesinden vazgeçilmesi, boşanma davası açıldığı takdirde artık eşler ve çocuklar bakımından evlilik birliğinin korunmasında bir yarar kalmadığı kabul edilerek evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılmasının gerektiği" görüşlerinin HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Tarafların dosyaya yansıyan birbirine yakın gelir durumları ve davacı kadının sürekli gelir getiren bir işte çalışıyor olması dikkate alındığında boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden söz edilemeyeceği-
Tamamen kusurlu olan yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği-
Boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan ve boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı-davalı kadın eş yararına uygun miktarda tedbir (TMK. md.169) ve yoksulluk (TMK.md. 175) nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
3. HD. 26.10.2016 T. E: 2618, K: 12164-
Kadının İstanbul'da 1 adet mesken, “Sosyal tesis ve havuz” niteliğinde bağımsız bölüm, Tekirdağ’da 1 mesken, 2 adet bahçeli kerpiç ev, 3 adet tarla ve 1 adet bağının bulunduğu ve maliki olduğu taşınmazlardan kira gelirleri elde ettiği anlaşıldığından kadının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna göre boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminata takdir edilmesi gerektiği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakasının az olup hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Davalı kadın lehine takdir edilen maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının az olduğu- Müşterek çocuk için takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu-
3. HD. 09.05.2016 T. E: 3096, K: 7350-
Dava dilekçesinde tedbir nafakasından söz edilmesine rağmen isteğin yoksulluk nafakasının artırılmasını sağlama amacına yönelik olduğu anlaşıldığından uygun miktarda artırma kararı verilmesinin doğru olduğu-
2. HD. 28.05.2018 T. E: 2016/19023, K: 6819-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.