Mahkemece davacı kadın lehine hükmolunan yoksulluk nafakası ve ortak çocuklar lehine hükmolunan iştirak nafakasının her yıl TÜFE oranında artırılmasına karar verildiği, ancak artışın hangi tarihten itibaren yapılacağının hükümde belirtilmediği, hükmün kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık ve infazda güçlük çıkarmayacak biçimde kurulması gerekeceği-
Tarafların 01/06/2012 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıklarının, davalı-karşı davacıya aylık 200 TL yoksulluk nafakası bağlandığının, davalı-karşı davacının 01/04/2013 tarihinde bir kız çocuğu dünyaya getirdiğinin, çocuğun Y.Ş. tarafından tanındığının dosya kapsamından anlaşıldığı, davalı-karşı davacının, Y.Ş. ile fillen evli gibi yaşadığının davacı tanıkları tarafından doğrulandığı, davacının iddiasını ispatladığı, davalı-karşı davacının bu fiili evlilikten çocuğunun olduğu, bu birlikteliğinin kısa sürmesinin veya daha sonra davalı-davacının ayrılmasının fiilen evliymiş gibi yaşama olgusunu ortadan kaldırmayacağının dikkate alınması gerekeceği-
Toplanan delillerden davacı kadının babasının vefatı nedeniyle tarafların birlikte taziyeye gitmelerinden sonra kocanın, eşini ve çocuğunu bırakıp gittiğinin ve bir daha ilgilenmediğinin, böylece birlik görevlerini yerine getirmediğinin anlaşıldığı, kocanın boşanma nedeni oluşturan ve davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olan kusurlu bir davranışının bulunmadığı, hal böyle olunca; davacı kadının manevi tazminat isteminin (TMK.m.174/2) reddine karar vermek gerekeceği-
Boşanma yönünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebileceği- Kadın boşanmaya sebep olan olaylarda, tam kusurlu olduğundan lehine yoksulluk nafakası takdir edilemeyeceği-
Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı vakıasının, güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu; güven sarsıcı davranış vakıasından sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam etmesi sebebiyle kadın tarafından affedildiğinin kabulü gerekeceğinden davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin tabii olduğu, ancak davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre dahi boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminatın çok olduğu-
Yoksulluk nafakasına hükmedilmek suretiyle yoksulluk nafakasının miktarı yönünden çelişki yaratılmış olup gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağından, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekeceği-
3. HD. 18.01.2017 T. E: 2016/10723, K: 212-
Davalı kadın dava dilekçesi ile yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş olduğundan, bu talebe ilişkin olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekeceği-
Davacı kadının sürekli bir geliri, adına kayıtlı bir taşınmazı ve dairesi bulunduğundan, kadın lehine yoksulluk nafakasına ilişkin koşulların gerçekleşmediği kabul edilerek nafaka isteğinin reddi gerekeceği-
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.