Davacının, temyize konu tapu iptali ve tescil davasında hile, ikrah, gabin ve M.K. 788’de düzenlenen hukuksal sebeplere dayandığı, dayanılan maddi olaylar için birkaç hukuki nedenin birarada gösterilmesinin ilke olarak usul ve yasaya aykırı olmadığı, ancak bu hukuki sebeplerin birbiriyle çelişmemesinin gerekeceği-
Birleşen davada davacının feragat sözleşmesine dayalı iptal ve tescil isteğinin reddine ve asıl davada işin esasına girilerek davacının çapa dayalı elatmasının önlenmesi ve ecrimisil isteğinin HUMK.nun 74. maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak nizalı olan payları aşmayacak şekilde dava dilekçesinde açıkladığı pay miktarı ve usul hükümleri gözönüne alınarak iddia ve savunmalar çerçevesinde değerlendirilerek davalıların elattıkları taşınmazlar bakımından kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu- İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemeyeceği- İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemeyeceği- İbranamedeki irade fesadı hallerinin, bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerektiği ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemeyeceği- İbra sözleşmesinin, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olduğu; varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesinin mümkün olmadığı- İşçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcunnun ibraya konu olmasının düşünülemeyeceği- Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olduğu buna karşın kısmi ödeme hallerinde, ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu- Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olmasının makbuz etkisini ortadan kaldırmayacağı- Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesinin geçerli sayılacağı- İşçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesinin ibra iradesinin bulunmadığını gösterdiği- İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiğinin söylenemeyeceği- İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmayacağı-
Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu, ehliyetsizliğin saptanması halinde diğer nedenlerin incelenmesi gereğinin ortadan kalkacağı, ehliyetsizlik iddiasının öncelikle inceleneceği, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanacağı ve varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları ile birlikte Adli Tıp Kurumuna gönderilerek miras bırakanın akit tarihinde ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınmasının gerekeceği-
İ. sözleşmesi ve buna bağlı işlemler genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için yapıldığı- Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülen soruşturma esnasında alınan taraf beyanının yine tarafı bağlayacağı- Somut durumda, davacı kredi bedelini ödediği iddiasında bulunup bir takım ödeme belgeleri ibraz etmiş olup, anılan ödemelerin taraflar arasındaki taşınmaz devri ile bağlantılı olduğunun saptanması halinde delil başlangıcı teşkil edebileceği-
Öncelikle davacının tedavi gördüğü tüm sağlık kuruluşlarından tedavisiyle ilgili belge, hasta tabela ve müşahade kağıtları ile grafilerinin getirtilmesi, işlem tarihinde hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığının saptanması bakımından 2659 Sayılı Yasa'nın 7. ve 16. maddesi hükümleri uyarınca Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde, diğer iddiaları üzerinde durularak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekeceği-
Hilenin her türlü delille ispat edilebileceği- Davacının durup dururken evini davalıya değerinin altında satmasını gerektirecek herhangi bir sebebin bulunmadığı, satışın davalıya yapıldığı halde evden bahsedilerek diğer davalının alacaklı olduğu senedin davacıya verilmesinin olaya uygun düşmediği, davalının da taşınmaz alacak gelirinin bulunmadığının arkadaşı tarafından ifade edildiği ve davacıya satış karşılığı davalı tarafından ödeme yapıldığının da ortaya konulamadığı, diğer taraftan satıştan hemen sonra davacıyı bir otele yerleştiren diğer davalının davacıdan ayrıldığı ortada olduğu ve bu durumda her iki davalının birlikte hareket ederek davacıyı hileye maruz bıraktıkları tartışmasız olup hile hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil davasının kabulü gerekeceği-
Tapu kaydının iptali davasının ehliyetsizlik nedeniyle kabulü halinde, kaydın tümüyle iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti, mümkün olmazsa gabin sebebiyle sözleşmenin iptali ya da feshi istemi-
«Hakkın kötüye kullanılması» (dürüstlük kuralı)na ilişkin İsviçre Federal Mahkemesi Kararları–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.