Daha sonra iflasına karar verilen ve hakkındaki iflas kararı kesinleşen borçlu tarafından, davalı üçüncü kişiye satılan taşınmaz hakkında -kamu alacağından dolayı- açılan tasarrufun iptali davası sonucunda, mahkemece "iptal koşulları oluşan taşınmazın iflas masasına kaydına" karar verilmesi gerekeceği–
Konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisi mahkemeye çağrılarak dinlenmeden karar verilemeyeceği-
Takip dayanağı ödeme emrinde, icra müdürünün mühür ve imzasının bulunmaması halinde, borçlu hakkında İİK. 338'e dayalı olarak mahkumiyet kararı verilemeyeceği–
Senette alacaklının davalı olduğu ve senet bedelinin fatura bedelleri ile örtüşmediği, ayrıca davalı vekili V.G’nin borçlu şirketin de vekili olduğu ve adreslerinin aynı bulunduğu, bu durumun muvazaa iddiasını destekler nitelikte olduğu-
İcra dosyasına borçlu tarafından sunulan «mal beyanı» dilekçesinde, itiraz ve şikayet haklarından açıkça feragat edilmiş olması halinde, -borçlunun bu feragatı itiraz ve şikayet sürelerini de kapsadığından- haciz için ayrıca ödeme emrinin tebligatının dönüşün beklenmesine gerek bulunmayacağı—
Borçlu sanığın mal beyanında bildirmediği emekli maaşının hangi tarihte bağlandığının saptandıktan sonra sanığın hukuki durumunun takdiri gerekeceği-
İcra ceza mahkemesindeki yargılamanın sonuçlanmasına (hüküm tarihine) kadar kesinleşmemiş olan nafaka ilamında yer alan nafaka borcunu ödememenin "suç" sayılmayacağı–
Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçunun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili müdürlüğüne bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunması gerekeceği-
8. HD. 21.06.2017 T. E: 2015/8382, K: 9464-
Ticaret Sicil Yönetmeliğinin Sona Erme, Tasfiye, Tasfiyeden Dönme ve Ek Tasfiye Uygulanacak hükümler başlıklı 104.maddesindeki; "Anonim şirketlerin sona ermelerine, tasfiyelerine, ek tasfiyelerine ve tasfiyeden dönmelerine ilişkin 86 ila 89 uncu madde hükümleri limited şirketlere de uygulanır." şeklindeki düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde sermaye şirketlerinin İİK 44. maddesinde belirtilen mal beyanında bulunma zorunluluğunun olmadığı, madde gerekçesinde de belirtildiği gibi, ticareti terk, sermaye şirketinin ticaret unvanının ticaret sicili kayıtlarından silinmesi anlamına gelmekte olup, kaydın silinmesinden önce tasfiye sürecinin başlaması gerekmekte, bu kapsamda şirketin aktif ve pasifleri belirlenmekte, varsa mal varlığının değeri saptanmakta, aktif mal varlığı satılarak borçları ödenmekte, kalan bir para olduğu takdirde hissesi oranında ortaklarına dağıtılmakta, buna ilişkin hazırlanan bilanço ile birlikte ticaret sicili müdürlüğüne başvurularak şirketin kayıtlardan silinmesinin (terkini) sağlandığı- Ticaret unvanı ticaret sicilinden silinen bir sermaye şirketi, 6102 sayılı Kanun uyarınca tasfiye sürecini tamamladığından, artık bundan sonra aktif ve pasifini gösteren bir mal beyanını vermesi fiilen mümkün olamayacağından, mal beyanında bulunmadığından bahisle mahkûmiyetine karar verilmesinin Kanuna aykırı olacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.