Mahkemece İcra Müdürlüğü'ne 6552 sayılı Kanun'un 121. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nda 15.maddenin son fıkrasına eklenen hüküm gereğince işlem yapılması yönünde talimat vermekle yetinilmesi gerektiği-
Davalı borçlu ve 3.kişinin kardeş olduğu, böylece 6183 sayılı kanunun 30 uncu maddesi gereğince, davalı A.K.' nİn davalı borçlunun mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğu ve aksinin de ispatlanamadığı anlaşılmakla; "davanın kabulüne" ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Takibe dayanak senedin ciro silsilesinin kopuk olduğu ve senedin hamil tarafından protesto ettirilmediğini iddia edilerek açılan menfi tesbit davasının, davacının icra dairesine gönderdiği 29/05/2007 tarihli mal beyanı dilekçesinde “bu borcumu ileride kazancım olduğunda ödeyeceğim” şeklindeki beyanının üzerinde durulup, değerlendirilmeden eksik şeklide inceleme ile yazılı biçimde karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Ticaret şirketlerinin müdür veya yetkililerinin icra ve İflas Kanunu'nun 337/A maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlemelerinin yasal olarak mümkün olmadığı-
Davacı borçlu vekillerinin imzasını taşıyan mal beyanı dilekçesindeki imza incelemesi sonucu borcun kabulüne ilişkin imzanın vekillere ait olduğu tespit edilirse bu beyanın davacıyı bağlayacağının gözetilmesi; şayet, imzalar vekillere ait çıkmaz ise, bu halde, senetteki ciranta imzasının sıhhati yönünden inceleme yapılması gerekeceği-
6552 sayılı Kanun'un 121. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu 15. maddesinin son fıkrası uyarınca, icra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi isteneceği ve haciz işleminin sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanacağı, on gün içinde yeterli mal beyan edilmemesi durumunda yapılacak haciz işleminin alacak miktarını aşacak veya kamu hizmetini aksatacak şekilde yapılamayacağı-
Davacı ile borçlu birlikte yaşamışlar ve bu ortak yaşam süresinde bir kısım ev eşyaları da alınmışsa da, anlaşmazlık üzerine borçlu davacıya ait olan adresten ayrıldıktan sonra, borçlu kendisi tarafından alındığı iddia ettiği ev eşyalarının iadesi için davacıya noterden ihtarname çekmesi ve davacının bu talebi reddinden hemen sonrasında, takibe geçildiği, takip sırasında borçlunun hiçbir itiraz ileri sürmediği ve mal beyanında davacıya ait evde bulunan eşyaları göstererek alacaklı ile birlikte giderek eşyaların haczini sağladığından, bu hacizden sonra borçlunun gerçek ikametgah adresi veya işyeri araştırılarak başka hacizler yapma yoluna gidilemediği görüldüğünden takibin danışıklı olduğu-  Danışıklı icra takibi yapılması iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığından, davacı 3. kişinin davasının kabulü gerektiği-
Ödeme (icra) emri üzerine «borcu karşılayacak hiçbir mal varlığının bulunmadığın...» bildiren borçlunun geçerli olarak mal beyanında bulunup bulunmadığı tartışılmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.