Davacı, 06.03.2015 tarihinde başlatmış olduğu icra takibinde ödenmediği iddia olunan Ocak 2014 ile Mart 2015 arası, aylık kira parası 1500 TL’den onbeş aylık toplam 22.500,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiş; davalının icra takibine itiraz ederek, aylık kira parasının 325,00 TL olduğunu beyan etmesi üzerine de, dava dilekçesinde ödeme emrinin 26.03.2015 tarihinde tebliğinden sonra 02.04.2015 tarihinde adına gönderilen üç aylık kira parası 975 TL’nin borçtan mahsup edilerek, davalının kabul ettiği aylık kira parası üzerinden bakiye 12 aylık kira parası 3900 TL üzerinden itirazın kaldırılmasını talep ve dava ettiği, bu durumda, davacının dava dilekçesindeki talebi ve H.M.K’nun 26/1 maddesi gözönünde bulundurulmadan, takibe konu tüm aylar kira bedelleri toplamı 4875 TL asıl alacak yönünden itirazın kaldırılmasına ve bu bedel üzerinden faiz ve inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Ödenmeyen kira borcu nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın kaldırılması, takibin devamı ve icra inkar tazminatı isteminde, belirlenen aylık kira parasının net kira olduğu, sözleşmedeki artış koşulu uygulanmak suretiyle aylık kira miktarının hesaplanması gerekeceği-
Mahkemece, iflasına karar verilen davalı borçlular yönünden iflas idaresi oluştuğuna ve İİK'nın 226. maddesine göre adi tasfiyede iflas masasının kanuni mümessili iflas idaresi olduğuna göre, iflas idaresine tebligat yapılarak, münferiden ya da müştereken temsil durumuna göre iflas idare memuru ya da memurları veya varsa vekili huzuru ile davaya kayıt kabul davası olarak bakılması; iflas idaresince, kaydına karar verilen miktar yönünden davanın konusuz kaldığının kabulü, varsa kabul edilmeyen kısım yönünden ayrıca kayıt kabul davası açılmamışsa alacağın iflas masasına karşı kayıt kabul davası olarak devam edilmesi, diğer davalılar yönünden de uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Borcun sebebi olarak belirtilen hukuki ilişkinin borçlu tarafından kabul edilmemiş olması halinde, takibe konu alacağın varlığı ve miktarın yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece “itirazın kaldırılması talebinin reddi” ne karar verilmesi gerekeceği-
İpotekle temin edilmiş bir alacak, ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış ise -mükerrer tahsile meydan vermemek kaydıyla- hem ipoteğe ve hem de senede dayanılarak ayrı ayrı takip yapılabileceği-
Borçlunun açmış olduğu menfi tespit davası, yine borçlunun alacaklı aleyhine icra inkâr tazminatının tahsili amacıyla takip yapmasına engel oluşturmayacağı- Aleyhine icra inkâr tazminatına karar verilen alacaklı, borçlunun tazminatın tahsili için başlattığı icra takibini durdurmak istiyorsa genel mahkemelerde borçlu aleyhine alacak davası açması gerektiği, yoksa borçlunun açtığı menfi tespit davasına dayanarak, borçlu aleyhine, kendi lehine bir sonuç elde edemeyeceği-
Basit yargılama usulüne tabî olan pek çok dava ve işin sözlük anlamıyla “basit” davalar olmadığı- Nafakanın arttırılmasına ilişkin davada duruşma yapılarak inceleme yapılmasının zorunlu olduğu-
Davalının kira bedellerini düzensiz ödemesi sebebiyle muacceliyet koşulunun zımnen ortadan kaldırıldığı kabul edilemeyeceği-
İtirazın kaldırılması ve % 40 (şimdi %20) icra tazminatı istemi-
Davacının (kiralayanın), noterlikçe re’sen düzenlenmiş veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir belgeye dayanmadıkça, takibe itiraz etmiş olması halinde, icra mahkemesinden, kiralananın tahliyesini isteyemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.