Kira bedellerinin adına yatırıldığı banka hesaplarına ilişkin hesap ekstrelerinin getirtilerek ödemelerin netleşmesi gerektiğine değinen bozma ilamına uyulduğu halde hesap ekstrelerinin hepsinin getirtilmediği gibi bilirkişi incelemesinde de bu hususların gözetilmediği, kiraya verilen yer konut olduğu halde konut için yapılan ödemelerin ayırt edilmediği, hesapta belirtilmediği ,ayrıca faize itiraz olduğu halde faiz hesabı da yapılmadığı anlaşıldığından kararın bozulması gerektiği-
Davacı alacaklının 18/11/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 31.860,00 TL kira ve 141,41 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin davalı borçluya 20/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz ettiği, dosyadaki ihtarlı ödeme emrinde yasal ödeme süresi 30 gün olarak belirtildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK'nun 269/1 yollamasıyla TBK'nun 315. maddesi uyarınca, yasal 30 günlük ödeme süresi beklenmeden 09/12/2015 tarihinde açıldığından Mahkemece tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
İtirazın kaldırılması istemine ilişkin başvurunun icra mahkemesince görülmesi gerektiği-
Alacağın miktarı, yani Akdeniz Belediyesi'nden rücu yoluyla talep edilecek miktarın genel mahkemelerde belirlenebileceği, bu nedenle itirazın kaldırılması talebinin reddi gerekeceği-
Davalı borçlular tarafından itiraz edilen 2011 yılı K. ayı kira bedeli takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı, 20.12.2011 tarihinde davalı tarafından 4.300,00 TL kira bedeli ödemesinin olduğu ve takip tarihi itibariyle de 1.000,00 TL.nin ödendiği anlaşıldığından, mahkemece itirazın kaldırılması ve tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu itirazı ile bağlı olup itirazını genişletemeyeceği-
«İtirazın kaldırılması» isteminde bulunan yabancı uyruklu alacaklının -2675 sayılı MÖHUK’na (şimdi; 5718 sayılı MÖHUK'na) göre- teminat göstermek zorunda olup olmadığının araştırılması gerekeceği–
Dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren davetiyenin tebliği işleminde, muhatabın adreste bulunmadığı tespit edilmişse de ismini vermekten kaçınan ve hangi dairede oturduğu belirtilmeyen, "komşusuna" beyanı esas alınarak mahalle muhtarlığına yapılan tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan verilen hükmün bozulmasına karar vermek gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.