«Kredi sözleşmesi»nin, İİK’nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığı–
Süresi içinde ödeme emrine -icra dairesine başvurup- itiraz eden borçluların ayrıca aynı itirazlarını «şikayet» adı altında icra mahkemesine (tetkik merciine) bildirmelerinin gereksiz -ve reddedilmesi icap eden- bir başvuru olduğu, çünkü alacaklının «itirazın kaldırılması»na dair -icra mahkemesinden (tetkik merciinden)- karar getirmedikçe takibin devam edeceği–
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan navlun alacağının tahsili istemine ilişkin olup; davacı tarafça dayanılan menfi tespit dosyasında davalı tanığın gölet inşaatında davalı şirketin görevlisi olarak bulunduğu, malzemeyi davalı şirket için temin ettiği, dolayısıyla da davalı şirkete ait malların davacı şirket tarafından getirilip irsaliye ile kendisine teslim edildiği, tanığın da malzemeyi davalı şirket adına teslim aldığını belirtmiş olduğu, taşınan malzemenin davalıya teslim edildiği ve taşıma işinin davalı adına yapıldığı hususlarında güçlü delil oluştuğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
İİK. mad. 158/1 hükmü uyarınca, davalı hakkında verilen depo kararından sonraki ilk oturumda iflasa karar verilememiş ve başka bir oturum günü belirlenmişse, mahkemece o tarih itibariyle alacağın esası ve eklentileri hesaplattırılıp, tespit edilecek miktar üzerinden yeni depo emri kararı verilerek, depo emrinin tefhim ya da tebliğ edilmesi, verilecek süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde davalının ilk oturumda iflasına karar verilmesi gerekeceği, son duruma göre depo emri çıkartılmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Sözleşmede, davalı kefil ile ilgili azami sorumluluk miktarı ve kefalet tarihi kendi el yazısıyla belirtilmediğinden kefalet sözleşmesinin şekil şartına uygun bulunmadığı-
Temerrüt ihtarnamesi yerine geçen, icra takibinin pay ve paydaş çoğunluğu sağlanmadan düzenlendiği ya da kiraya verenlerden her birinin icra takibinde yer almadığı göz önünde bulundurularak tahliye talebinin reddine karar verilmesi gerektiği- Kiralananın paylı mülkiyet hükümlerine göre tapuda kayıtlı olduğu, alacaklıların mülkiyet haklarına dayanarak kira alacağı talep ettiklerinin anlaşılması karşısında davacı alacaklıların kendi paylarına ilişkin icra takibi başlatmaları ve dava açmalarında usulsüzlük bulunmadığından her bir alacaklının payı dikkate alınarak itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
İtirazın kaldırılması ve iflas davalarının öncelikle davacının alacaklı, davalının ise borçlu olduğuna ilişkin bir maddi hukuk yargılamasını, sonrasında şartların mevcudiyeti halinde borçlu-davalının iflasına karar verilmesini gerektiren davalardan olduğu- İflas kararını ancak davalının muamele merkezi mahkemesinin verebileceği (İİK.m.154)- Bu kuralın, iflas kararı verilmesi konusundaki devlet egemenliği ilkesi açısından hüküm ifade ettiği-
İlamsız icra yoluyla başlattıkları takibe yapılan itirazın haksız olması nedeniyle itirazın kaldırılması,takibin devamı,%20 tazminata karar verilmesi isteminde, dava dilekçesinin usule uygun olarak davalıya tebliğinden sonra yargılamanın duruşma açılmak suretiyle yapılması gerekeceği-
Takip tarihinde ölü olan borçlu hakkında takip yapılamayacağı ve bu takibin mirasçılara yöneltilemeyeceği—
Dava dilekçesinde itirazın kaldırılması talep edilen dosya yönünden inceleme ve araştırma yapılması gerekirken sehven yanlış dosya incelenerek bu dosyaya ilişkin karar verilmesinin doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.