Kambiyo vasfına haiz olmadığından bahisle açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin talebin HMK'nun 394. maddesi uyarınca; taraflar duruşmaya çağrılıp, itiraz edilen tedbir kararına karşı gerekli incelemenin yapılması gerektiği, düzenlemenin emredici nitelikte olduğu anlaşılmakla; istinaf talebinin bu açıdan kabulünün gerektiği-
İİK.'nun 170/3. maddesi nazara alındığında ancak imza incelemesi yapılması halinde tazminat ve para cezası verilebileceğinden, rapor tanziminden önce gerçekleşen kabul beyanı karşısında imza incelemesi yapılmasına gerek olmayıp alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince; HMK’nın 353/1-b-2 ve 356. maddeleri gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının bahsi geçen husus yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, bu hususta karar verilmediği anlaşılmış olmakla, İlk Derece Mahkemesi kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İİK.170/III uyarınca; borçlunun imza itirazının reddi halinde, alacağın %20’si değil, %10’u oranında para cezasına mahkum edilmesi gerekeceği –
Takip dayanağı senetteki imzanın tüm borçlular tarafından inkar edilmesi ve yapılan inceleme sonucunda icra mahkemesince “itirazın kabulüne” karar verilmesi halinde her borçlu lehine ayrı ayrı değil, tüm borçlular lehine tek bir icra inkar tazminatına (ve hazine lehine tek bir para cezasına) hükmedilmesi gerekeceği-
Borçlu tarafından, bonodaki imzaların sahibine verilen vekaletnamede “...çek ve belgeleri imzalamaya..”, “...ve sair ilgili senetleri tanzim ve imzaya” yetkisi verildiği, adı geçen kişiye çek düzenlemek dışında kambiyo senedi tanzimine (bu arada bono düzenlemeye) yetki verilmediği görüldüğünden, anılan vekaletnameye dayalı olarak tayin edilen vekil tarafından düzenlenen bonodan dolayı muteriz borçlunun sorumlu olmayacağı, o halde, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İmza itirazında bulunanlar mirasçı olup, kötüniyetle imza itirazında bulundukları saptanmadığı halde, mahkemece borçlular aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK. mad. 72 kapsamında bir dava olduğundan, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulabileceği- Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan davanın da kendiliğinden icra takibini durdurmayacağı ve bekletici mesele yapılamayacağı- Cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibinin durdurulabileceği- Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, bu hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarda, senedin delil olarak kullanılamayacağını öngördüğü, icra takibine etkisinin olmadığı-
Borçlu keşidecinin, senedin teminat senedi olduğuna yönelik kişisel def'iyi (senet metninden bononun teminat olarak verildiği anlaşılmasa da) bono lehtarı olan alacaklıya karşı ileri sürebileceği- Alacaklı "bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiğini" kabul etmekle birlikte bononun teminat amaçlı değil, "malın teslimi karşılığında verildiğini" beyan ettiğinden, bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiği taraflar arasında çekişmesiz olup, bu hususun borçlu tarafından yazılı delille ispatına gerek bulunmadığı- Alacaklı tarafından düzenlenen faturanın üzerindeki ibareler ve alacaklı vekilinin borçluya gönderdiği cevabi ihtarnamede açıklamalar da gözetildiğinde, satım sözleşmesi kapsamında verildiği çekişmesiz olan bononun tanzim tarihi ve bedeli ile fatura tarihi ve miktarı aynı olup, faturada satım bedelinin eşit taksitler halinde ödeneceği kararlaştırıldığına göre senedin teminat amaçlı olarak alacaklıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği- Bunun için senet veya fatura üzerinde senedin satım sözleşmesinin teminatı olarak verildiğine ilişkin bir kaydın bulunmasına gerek bulunmadığı- "Takibe konu bononun ön ve arka yüzünde teminat ibaresinin bulunmadığı, senedin teminat amaçlı verildiğinin kabul edilmesi için neyin teminatı olarak verildiğinin açıkça yazılması gerektiği, takip dayanağı senedin kambiyo senedi niteliğinde bono olduğu" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Takibin iptali talebine ve zaman aşımı itirazı talebine ilişkin somut uyuşmazlıkta; bononun ıslak imza ile imzalanmaması, kaşe imza ile imzalanması halinde kaşe basılan belgenin kambiyo vasfında sayılamayacağı ve alacaklının bono vasfında olmayan belge ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapamayacağına göre ilk derece mahkemesince İİK’nın 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesinin hukuka uygun olacağı-
Davalı tarafından takibe konulan senetlerdeki imzaya itiraz nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, dava konusu senetlerin tanzim tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ait resmi kurumlar önünde atılmış imza örnekleri getirtilerek yapılacak inceleme sonucu karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.