İİK'nun 50. maddesi göndermesi ile icra takipleri hakkında da uygulanması gereken, HMK'nun 20. maddesi gereğince; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekeceği- Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği- Aynı kuralın, takip hukukunda da geçerli olduğu-
Görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmesi üzerine davacının karşı tarafa görevli veya yetkili mahkemede tebligat yaptırmasının zorunlu olacağı ve her iki halde kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren takip tarihi tibariyle uygulanması gereken HUMK. 193 gereğince 10 gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kağıdı tebliğ ettirilmesi gerekeceği, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağı ve aynı kuralın takip hukukunda da geçerli olacağı-
İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-
İstihkak davalarında alacak miktarı ile hacizli malın kıymetinin hangisi az ise, onun üzerinden harç alınması gerekeceği–
Davalı taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak kurumu gözönünde bulundurulmaksızın, bozma sonrası ilk karardakinden daha fazla maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu gibi, usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durumun da bulunmadığı- Davacının ilk bozma kararından önce hükme esas alınan rapordaki maluliyet oranı %19,2 olmasına karşın, davalı vekilinin temyizi üzerine, bozma kararından sonra hükme esas alınan rapordaki maluliyet oranının %16,2 olduğu hususu gözönüne alındığında, davacı açısından değerlendirilmesi gereken değişen-gelişen durumun da olmadığı- Bozma kararından sonra maluliyet oranı değiştiği gibi karar tarihine yakın tazminata esas ücretin asgari ücrete oranının da değiştiği, ek dava olduğu için usuli kazanılmış hakkın bulunmadığı, zararın öğrenilmesine esas kusur ve maluliyet oranının 2008 yılı ve bozma sonrası belirlendiğine ve bu tarihlere göre on yıllık zamanaşımı dolmadığından direnme kararının uygun olduğu-
Davanın, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme neticesinde kabul kapsamına alınan 934 parsel sayılı taşınmaz dışında kalan parsellerin miras bırakanın temliki ile davalıya intikal ettirilmediği saptanmak, bedellerinin miras bırakan tarafından ödenerek sicil kaydının davalı üzerine intikalinin sağlanması işleminin gizli bağış (elden bağış) niteliğinde olduğu ve koşullarının varlığı halinde Türk Medeni Kanunu'nun 560 ila 571. maddesi arasında öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği-
İİK'nin 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re'sen uygulanması gerekeceği-
Satış ilanının tebliğ edilmediği veya usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile ihalenin feshini sadece kendisine tebligat yapılmayan veya usulsüz tebligat yapılan hissedarların ileri sürebileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.