Ortaklığın giderilmesi-
Davacının karar tarihinden önce yargılama sırasında öldüğü nüfus kaydından anlaşıldığından, HMK’nın 125. maddesi uyarınca mirasçılık belgesi alınması ve tüm mirasçılarının davada yer almalarının sağlanması veya TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci tayini ile davanın temsilci huzurunda görülmesi gerekeceği- Davacı. davanın açıldığı tarihte reşit olduğu halde babası olan diğer davacı velayeten avukata verdiği vekaletnameyle davayı takip ettiğinden davacının davada yer almasının sağlanması, taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Tapu iptali ve tescil davalarının atanacak kayyım sıfatıyla görülmesinin, kanunen mümkün olmadığı, bu nedenlerle, taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Bozma kararına ilişkin bir gerekçeli karar bulunmadığından direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda gerekçe içeren bir direnme kararının olmadığı- Yargıtayca bozulan karar (kararın hem hüküm fıkrası hem de gerekçesi) ortadan kalkacağından hukuki geçerliliğini yitirmiş olan direnme kararının Anayasa’nın ve Kanun’un aradığı anlamda gerekçe içerdiğinden söz edilemeyeceği- Bozma kararında yer verilen bozma gerekçesine karşı direnmenin gerekçesini de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda göstermesi gerektiği- Yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere kararın usulden bozulması gerektiği-
Asıl ve birleşen davada tapu iptal ve tescil davası-
Davalı adına gönderilen dava dilekçesi ve duruşma davetiyesinin, Tebligat Kanunu madde 21'e göre yapıldığı, ancak tebligat evrakında, adreste bulunmama sebebinin yazılı olmadığı gibi, keyfiyetin haber verildiği komşu adının da, tebligat da yer almadığı görüldüğünden, mahkemece, davalı adına Tebligat Kanunu hükümlerine göre, usulüne uygun tebliğ yapılmadan, taraf teşkili sağlanmadan, varsa tarafların göstereceği deliller toplanmadan, davalının yokluğunda aleyhine hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir...
Beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HMK.nun 261. maddesi uyarınca giderilmesinin, olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarının alınmasının, duruma göre pasif husumet ehliyetinin değerlendirilmesinin, kök muris T.den kalan taşınmazlar bakımından davacının muris T.’ye ait veraset belgesindeki payı oranında iptal ve tesciline karar verilmesinin düşünülmesinin, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Tescil davasının Hazine ve ilgili kamu tüzel kişilerine karşı açılacağı taraf teşkilinin dava koşulu olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınacağı-
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; mahkemece ilk oturumda 2942 sayılı Kanunun 7 ve 8.maddesinde aranan koşulların yerine gelmediğinin saptanması durumunda davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.