Hemzemin geçitlerin bakımı, işletilmesi, hemzemin geçitlerde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması ve bu kapsamda hemzemin geçit bekçiliği işinin, davalının asıl işleri arasında olmadığı ve söz konusu işlerin yardımcı iş niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Dava dışı ilgili kamu idarelerine hemzemin geçitlerle ilgili yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilmediği hemzemin geçitlerde, davalı TCDD tarafından gerekli tedbirlerin (ilgili kamu kurum ve kuruşları nam ve hesabına) alınmak zorunda kalınması ve bu doğrultuda hizmet alım sözleşmelerinin de yapılması, yaşanması olası can ve mal kayıplarının önüne geçilebilebilmesi amacını taşıdığı- Mahkemece muvazaa kabulüne yönelik karar gerekçesinde, davalı TCDD’nin, bir kısım bölgelerde hemzemin geçit bekçiliğinde kendi bünyesinde işçi çalıştırması olgusuna da dayanılmışsa da, yargılamada dinlenen tanıkların beyanlarından, davacının çalıştığı hemzemin geçitte, davalı TCDD’nin işçisinin çalışmadığı anlaıkmakta olup yardımcı işin bölünerek alt işverene verilmesinde mevzuat açısından bir engel de olmadığından, farklı hemzemin geçitlerde aynı nitelikteki yardımcı işte çalışan davalı TCDD’nin işçilerinin olmasının, asıl işveren-alt işveren ilişkisini kanuna aykırı ya da muvazaalı hale getirmeyeceği- Yardımcı işlerin tamamen veya bölünerek alt işverene verilmesinde, “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” gibi sınırlayıcı bir düzenlemeye mevzuatta yer verilmemiş olduğu- Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olmadığı ve muvazaaya da dayanmadığı anlaşıldığından, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idarelerin, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı- Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararların, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği- Mahkemece, davalı belediye bakımından davanın yargı yolu caiz olmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Tapu iptali ve tescil isteminin dayanağı olan belgeye yönelik idari işlemin yerindelik denetimi idari yargının görev alanına girmekte ise de tapu iptali ve tescil isteminin ancak adli yargıda görülebileceği-
Davalı işverence ihtarname ile davacının Bölge Müdürüne karşı tehdit ve hakaret suçlarını işlediği, bu hususta Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği davada; davacı hakkında tehdit ve hakaret suçlarından açılan ceza davası sonucunda, delil yetersizliği sebebiyle beraat kararı verildiğinden, ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlamayacağının göz önünde bulundurulması gerektiği- Davalı tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği ispatlanamadığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı kabul edilerek anılan alacaklarının hüküm altına alınması gerektiği-
İşyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemi-
«Hakkın kötüye kullanılması» (dürüstlük kuralı)na ilişkin İsviçre Federal Mahkemesi Kararları–
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçılarının isteyebilecekleri, bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi birinin de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebileceği, ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılmasının da mümkün olduğu, böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisinin olduğu-
3. HD. 19.01.2017 T. E: 748, K: 370-
Ödenen tazminatın rücuan tahsili istemiyle açılmış olan davanın, bir iptal davası veya idari sözleşmeden kaynaklanan bir dava olmadığı, söz konusu davanın aynı Kanun hükmü anlamında “tam yargı davası” niteliği taşımadığı, tam yargı davalarının ancak her hangi bir idari eylem ve işlemden dolayı kişisel hakkın doğrudan muhtel olması halinde ve o kişisel hakkın sahiplerince açılabileceği; dolayısıyla, her hangi bir davanın tam yargı davası olarak nitelendirilebilmesi için, ortada öncelikle bir idari işlem veya eylemin bulunmasının gerektiği ve ayrıca bu işlem veya eylem nedeniyle kişisel bir hakkın ihlal edilmiş olmasının da gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.