Tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Medeni Yasa'nın 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan ötürü Devletin doğrudan sorumlu olacağı-
S. Şehir ve Çevrecilik İl Müdürlüğü'nün yazısında, davalı taşınmazın bulunduğu alanda, 3621/3830 sayılı Kıyı Kanunu esaslarına göre geçirilen kıyı kenar çizgisinin onaylandığı, Belediye Başkanlığı tarafından ilan edildiği bildirilmiş olup; ilgililere bizzat bildirim yapılmadığı için bağlayıcılık niteliği taşımayan kıyı-kenar çizgisi karşısında 3621 s. Yasa'nın 9. maddesine göre oluşturulacak bilirkişi heyeti vasıtası ile kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekeceği-
Davacıların, kadimden beri sulama suyu olarak kullandıkları ve yörede Sızan kaynak suyu olarak bilinen suya, davalı idareye bağlı bulunan jandarma karakolu tarafından haksız olarak el konulduğunu, karakolun güvenliğini sağlamak amacıyla suyun etrafına mayın döşendiğini, bu nedenle aynı yerde bulunan bağ ve bahçelerini sulayamadıklarını ve ağaçların kuruması nedeniyle zarara uğradıklarını belirterek zararlarının ödetilmesini istediği- İstemin ileri sürülüş biçimine göre davacıların; açıkça, davalı idarenin hizmet kusuruna dayandığı, kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde idari yargının görevli olduğu-
Bozmadan sonra davacı İdare'nin vergi alacaklısı olarak açtığı tespit davası(nın) devam ettiği anlaşıldığından, somut olayın özelliğine göre sözü edilen bu dosyada davalılar arasında muvazaalı işlem ve nam-ı müstear olarak yapılan işlem bulunduğunun tespiti halinde, varılan sonuca göre işbu davada davalılar arasındaki işlemlerin muvazaalı olduğu sonucuna varılacağından, mahkemece sözü edilen tespit davasının kesinleşmesi beklenerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği- Asıl ve birleşen davalar ayrı birer dava olduğundan davalılar yararına asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken tek vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Spor federasyonlarının organ ve kurullarının, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin olarak ihtar, kınama, para cezası, küme düşürme, hak mahrumiyeti, ligden ihraç, tescil iptali, üyeliğin askıya alınması ve üyelikten ihraç gibi bunun yanı sıra sporun yönetilmesine yönelik statü, talimat ve benzeri hukuki düzenlemeleri, müsabakaların icrasına, tatiline, ertelenmesine gibi verdikleri tüm kararlarına karşı sadece zorunlu tahkim yoluna gidilebileceği- Zorunlu Tahkim Kurullarının kararlarının kesin olduğu ve bu kararlara karşı istinaf, temyiz, karar düzeltme gibi kanun yollarına başvurulamayacağı, bu kararların hukuka aykırı olduğu iddiasıyla tespit, iptal ve tazminat davası açılması mümkün olmadığı- Kulüp, sporcu, teknik adam, sağlık personeli, menajer ve maç organizatörü gibi sporla ilgili kişilerin kendi aralarında imzaladıkları transfer, geçici transfer, menajerlik, hizmet, vekalet ve maç organizatörlüğü gibi tüm sözleşmelerden kaynaklanan alacak iddia ve talepleri ile mali haklar, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin olmadığından bu kapsam dışında olacağı- Bu çerçevedeki uyuşmazlıklar ya yargı mercileri nezdinde dava yoluyla ya da tarafların tercihine göre, karşılıklı yazılı mutabakatları ile yargı denetimine tabi olmak üzere spor federasyonlarının kurulları önünde de çözülebileceği-
Davanın husumetten reddine dair verilen ilk kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden bu davalı yönünden kararın kesinleşmiş olduğu- İİK mad. 5 uyarınca açılan tazminat davalarında kusursuz sorumluluk ilkelerinin geçerli olduğu- Zarar ile zararı doğuran icra memurunun eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiği- Keşif esnasında satışa konu dairenin kapalı olması nedeniyle aynı plan ve aynı alan üzerine inşa edilmiş olan yan dairede inceleme yapıldığı ve bu dairenin özelliklerinin belirtildiği, davacının da taşınmazı bu haliyle bilerek satın aldığı, ayrıca davacının ihaleye girmeden önce açık artırmaya çıkan taşınmazı mahalline gidip görmesi ve ihalede buna göre pey sürmesi gerekirken üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyerek zararın oluşumunda müterafik (bölüşük) kusurunun olduğu anlaşıldığından, BK. mad. 44 (TBK. 55) uyarınca, önemli ölçüde indirim yapılarak hüküm kurulması gerektiği-
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerdeki nüfus müdürlüğünden “dava konusu taşınmazın tapu kaydında maliki olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfusta kayıtlı olup olmadığının” araştırılacağı, aynı kimlik bilgilerine sahip kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının gönderilmesi halinde bu kişi veya kişilerin ilgili sıfatı ile duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığının kendilerinden sorulacağı, ayrıca taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının araştırılacağı, nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin gerçekleşmesinden sonra yapılan “KDV ödemesinin iadesi” talepleri hakkında, vergi mahkemelerinin görevli olduğu- Mahkemece yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Trafik kazasından kayanaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Hakkın saldırıya uğraması olasılığının, kural olarak hak sahibine erken dava açma hakkı tanımayacağı; davanın ileride hakkın tecavüze uğraması halinde eda davası olarak açılabileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.