"Satış bedeli" ile "satış tarihindeki gerçek değer" arasında "pek aşağı bir bedel farkı" bulunmadığından, iptâl nedeni olamayacak satışlar-
Mahkemece, hükümdeki bir yazım veya hesap hatasının düzeltilmesi ya da hükmün icrasında meydana gelebilecek bir tereddütü ortadan kaldırmaya yönelik bir düzeltme yapılmayıp , hüküm altına alınan miktarlar tamamen değiştirildiği, bu nedenle Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Kararına ve HMK.’nın 297, 298, 305/2. ve 321. maddelerine aykırı olan kararın bozulması gerektiği-
Dava konusu taşınmazların hükmen orman vasfı ile tapuya tescillerinden önce "zeytin ağaçlı tarla” vasfıyla tapuda kayıtlı oldukları, taşınmazların imar planı dışında kalıp etrafında meskun mahal bulunmadığı yönündeki Belediye imar ve şehircilik müdürlüğünün yazıları da dikkate alındığından taşınmazların arsa vasfında olduğunu kabul ederek değer belirlemesinin hatalı olduğu-Dava konusu taşınmazların, niteliğinin "arazi" olarak değerlendirilmesi ve taşınmazların sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tazminat istemine konu taşınmazın değerinin hesaplanması, bu şekilde taşınmazın değeri belirlenerek gerçek zararların saptanması, Yargıtay bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı da dikkate alınarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
23. HD. 10.05.2017 T. E: 2015/9932, K: 1412-
Davacı yanın satıcı olan dava dışı yükleniciden adi yazılı sözleşme ile konut olarak kullanılmak üzere bir adet taşınmaz satın aldığını ileri sürerek,yüklenicinin şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişi olarak açtığı davada; davacının tüketici sıfatını taşıdığından, ayrıca Kanunun 23.maddesindeki; bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemeleri’nde bakılacağı hükmü gözetilip, davada taraf olarak yer almayan yüklenicinin de davada yer alması sağlanabileceğinden davanın Tüketici Mahkemesi'nde görülmesi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle takdir olunan manevi tazminatların (10.000 ve 5.000'er TL.) az olduğu-
«Aynı sözleşmenin -diğer mirasçılar tarafından açılan muris muvazaası davası sonucunda- muvazaalı olduğuna» dair mahkemece ve-rilmiş ve kesinleşmiş olan kararın, bu davada da, kesin delil oluşturacağı-
Davalıya ait işyerinde çalışan davacı işçinin mutad işyeri, işini fiilen yaptığı Suudi Arabistan ve Dubai olduğundan, davacının imzaladığı yurt dışı iş sözleşmeleri uyarınca ilgili dönemde iş sözleşmesi ile seçilen hukukun uygulanması gerektiği- Taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan, MÖHUK 27/1 kapsamında davacının Suudi Arabistan’da yaptığı çalışmalar yönünden ilgili dönemde Suudi Arabistan hukukunun; Dubai'de yaptığı çalışmalar yönünden ise Dubai hukukunun uygulanması gerektiği- 
Davanın dava dilekçesinin tevzi edilerek kaydedildiği tarihte açılmış sayılacağı- 7 günlük yasal süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılan ihalenin feshi davasının görülmesi gerektiği-
Senette tanzim yeri olarak idari birimin adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması gerekli ve yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmadığı- 

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.