İİK.'nin 50. maddesi göndermesi ile icra takipleri hakkında da uygulanması gereken, HMK.'nin 20. maddesi gereğince; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi ve taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurmaması sonucu, kararın kesinleşmesi halinde, kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak 'dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini' talep etmesi gerekeceği- Aksi takdirde, bu mahkemece 'davanın açılmamış sayılmasına' karar verileceği- Aynı kuralın, takip hukukunda da geçerli olduğu-
1163 s. Kooperatifler Kanunu mad. 98. maddesi yollaması ile 6762 s. TTK. mad. 341. maddesi gereğince, yöneticilere karşı sorumluluk davasının görülebilmesinin genel kurulun bu yönde karar alması ve davanın denetçiler tarafından açılmasına bağlı olduğu, bu hususların dava şartı olmayıp sonradan tamamlanabilen usulü eksikler olduğu- Genel kurul kararı bulunmayan taleplerle ilgili HMK'nın 52., 53. ve 54. (HUMK'nın 39. ve 40.) maddeleri uyarınca davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına ya da açılan işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ibrazı için önel verilmesi, noksan olan usuli işlemler yerine getirildikten sonra davaya devam edilmesi, verilen süre içinde bu eksiklikler tamamlanmaz ise bu talepler yönünden davanın açıklanan usul yönünden reddedilmesinin gerektiği- Davalılarca rapor ve ek raporlara itirazlarda bulunulduğu, alınan ek raporların itirazları karşılamadığı gözönünde bulundurularak, ayrı bir bilirkişi kurulu oluşturulup, davacı kooperatifin defter kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılıp, ayrıntılı, gerekçeli,davalıların itirazlarını cevaplar nitelikte, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aynı bilirkişi kurulundan rapor ve ek raporlar alınarak yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu-
İcra takibinin tarafı olmayan şikayetçinin icra mahkemesine başvurusu, 1.sıradaki icra takibinin dayanağı ipoteklerin limit ipoteği olup, limit aşılarak dosya alacağı belirlenmesinin ve taşınmazın satış bedelinin tamamının sıra cetveli yapılmaksızın dosya alacaklısına ödenmesinin doğru olmayacağı-
Davacı belirsiz alacak davası açmadığı gibi, davasının belirsiz alacak davası olduğuna dair bir iddiası ve talebi de bulunmadığı halde, mahkemece alacak kalemlerinin belirsiz nitelikte olduğu gerekçesiyle talep dışına çıkılarak davanın belirsiz alacak davası olarak sonuçlandırılmasının hatalı olduğu-
Haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, bilirkişi heyetinden alınan raporda dava konusu olay nedeniyle ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/... esas sayılı dava dosyasında davalının kusur durumuna ilişkin yapılan tespitler ile iş bu dava dosyasında yapılan tespit ve belirlemelerin farklılıklar gösterdiği, davalının kusurunun tespit edilmesi istendiği halde bozma ilamında yer alan bu hususlar tartışılıp değerlendirilmeden rapor hazırlandığı, yetersiz ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerektiği; bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulması gerektiği- Ödeme emrinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk lirası karşılığı gösterilmediğinden, 'ödeme emrinin iptaline' karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu "başlattıkları takipte alacak miktarlarının şikayete konu takip borcundan daha fazla olduğundan bahisle takasa konu olacağı ve borcun bu şekilde itfa edilmiş olacağını" ileri sürerek "icranın geri bırakılmasını" talep ettiğinden, mahkemece ileri sürülen hususlar araştırılarak karar verilmesi gerekirken kesinleşmiş mahkeme kararının icraya konulduğu gerekçesiyle istemin reddinin isabetsiz olduğu-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna yetmiş gün çalışmasının bildirilmesine rağmen fiili çalışma iddiasının olmadığı ve davalılar aleyhine işbu dava konusu taleplerin istendiği dönem ile aynı dönem için açılan hizmet tespit davasında davalı Kocaman İnş. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden verilen husumetten red kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği de göz önünde bulundurulduğunda farklı tüzel kişilikleri bulunan, grup şirketi olan davalı şirketler arasında organik bağ (hukukî ve fiili irtibat) bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının tüm çalışma süresine ilişkin işçilik alacaklarından davalı şirketlerin birlikte sorumlu tutulmalarının gerekip gerekmediği-
Kısa kararda hükmedilmeyen tazminata gerekçeli kararda hükmedilmesi durumunda, tazminat yönünden temyiz süresinin kararın tebliğinden itibaren başlayacağı-
Davanın, adının mahkemece yanlış konulduğu, dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere ortada bir bağış iradesinin bulunmadığı ve delillerin yeniden değerlendirilmesinin doğru olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.