Davalının asıl işi konut üretmek ise de, bu durumun işi yükleniciye gördüremeyeceği anlamına gelmediği- Somut davada, konut inşaatı işinin çevre düzenlemesi dahil tümüyle davalı şirkete ihale edildiği, işin bölünerek verilmesi söz konusu olmadığı gibi, kendisinin bu işte işçi çalıştırmadığı; işin sözleşme ve ekleri ile fen ve sanat kurallarına uygun yapılıp yapılmadığının denetimi için personel bulundurmasının 'asıl işveren' olduğu sonucunu doğurmayacağı, denetim yetkisini aşan ve işveren olarak kabulünü gerektiren yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle davalının 'ihale makamı' olduğu-
Kadastro tespitine itiraza-
9. HD. 12.09.2022 T. E: 8115, K: 8821
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK'nın 179. maddesi hükmü, davalılar arasındaki devir teslim protokolü kapsamı ve davalı şirketin husumeti benimsemesi gözönüne alınarak, kabulüne karar verilen alacağın her iki davalıdan istem gibi mütelselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, işletme devrinin 818 s. BK'nın "Alacağın Temliki ve Borçların Nakli" başlıklı Beşinci Babı'nın "B-Borcun Nakli" başlıklı bölümünde "V-Bir Mamelekin veya Bir İşletmenin Devralınması" başlığı altında düzenlenen 179. maddenin 2. fıkrasının, BK'nın 174. maddesi hükmünde düzenlenen (alacaklı ile borcu üstlenen arasındaki) borcun dış üstlenmesini ifade ettiği, ancak 179. madde hükmünün 174. madde hükmüne göre özel nitelikte ve kanun gereği borç devrini içerdiği gözetilmeden ve işletme devrinin BK'nın 173. madde hükmünde yer alan ve borçlu ile borcu üstlenen kişi arasında gerçekleşen borcun iç üstlenilmesi olmadığı gözden kaçırılarak, davacı ile davalı şirket arasında borcun dış üstlenilmesi anlaşmasının kurulmadığı gerekçesiyle, anılan davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 15/2. maddesinde yer alan “Yargıtay’ca ……. kesin karara bağlanır” hükmü ile yasa koyucunun bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının, Yargıtay Özel Dairesince verilen kararın kesin olduğunun, kuşku ve duraksamadan uzak olduğu-
Müşterek çocuğun okul ve servis giderleri için yaptığı harcamaların davacının iştirak nafakası borcuna mahsuben yapıldığının kabul edilip edilemeyeceği- Davacı "müşterek çocuğunun özel okulda okuyabilmesi ve davalının bu yöndeki talebi üzerine, iştirak nafakası borcundan çok daha fazlasını nafaka borcuna mahsuben ödediğini" ileri sürmüşse de, davalı bu konuda aralarında bir anlaşma olduğu iddiasını kabul etmemiş olduğundan, dava dışı okul ve servis yetkililerine yapılan ve iştirak nafakası borcuyla ilgili herhangi bir açıklama içermeyen dekont ve tanık beyanlarının davacının iddiasına ispata yeterli görülemeyeceği-
HMK'nın 112/2. maddesi uyarınca, davacının asli talebi hakkında esastan red kararı verilmedikçe, fer'i talebi hakkında bir karar verilmemesi gerekeceği-
Uyuşmazlığın somut olayda davalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının kamu tüzel kişisi olup olmadığı ve 6772 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi kapsamına girip girmediği; buradan varılacak sonuca göre davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplandığı-
Davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak Off-Shore Bank Ltd. hesabına gönderildiği iddiasına dayalı alacak istemi-<br />
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.