Gerek haksız eylem tarihinde ve gerekse eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ceza kanunları hükümlerine göre dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde, suç oluşturan haksız eylem için öngörülen, hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırının esas alınması gerekeceği-
Orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraza-
Meskeniyet şikayetinin, haczin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerekeceği- Borçlu tarafından icra dosyasına ödeme yapılmasının bu tarihte haczin öğrenildiği sonucunu doğurmayacağı- Hacze ilişkin olarak borçluya 103 davetiyesi tebliğ edilmemesi ve borçlunun hacizden şikayet tarihinden daha önce haberdar olduğuna ilişkin bir beyan ya da işlem bulunmaması karşısında, meskeniyet şikayetinin yasal yedi günlük süre içerisinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Davanın İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu- 3. kişi konumundaki davalı ile borçlu davalı arasında arkadaşlık, akrabalık, iş ilişkisi, komşuluk, ticari ilişki gibi herhangi bir yakınlık da bulunmadığı, bu durumda 3. kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kanıtlanamaması nedeniyle söz konusu parsele ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı yüklenicinin davalının müşterisi A.Ş.’nin iki yüz altmış beş adet aracına araç takip sistemi montajını yaparak araçları teslim ettiği somut olayda, mahkemece gerçeğin ortaya çıkması için konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturularak dosyada bulunan tüm delil ve belgelerin değerlendirilmesi suretiyle alınacak rapor ile ayıbın neden kaynaklandığının tespit edilmesi ve niteliğinin belirlenerek yapılan işte açık ya da gizli ayıp olup olmadığının saptanması, ayıbın niteliğine göre de dosyadaki bilgi, belge, e-posta yazışmaları ve tanık beyanları gözetilerek ayıp ihbarının süresi içinde yapılıp yapılmadığının ortaya konulmasından sonra yapılacak değerlendirme ile varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Haczin, borçlunun faaliyet adresinde yapılmış olması halinde “mülkiyet karinesi”nin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına sayılacağı, ispat yükü kendisine düşen üçüncü kişinin karinenin aksini ancak güçlü ve inandırıcı delillerle ispat edebileceği-
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyulması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana geleceği-
Mahkemece, dava şartı olan aciz belgesi asıl dosya ile birleştirilen dosyalarda sunulduğu, Yüksek Mahkeme İçtihatları ile gelişen uygulama sonucu temyiz aşamasına kadar sunulabileceğinden aciz belgesi sunulmayan birleşen dosyalar yönünden bekletici mesele yapılmadığı, dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile bilirkişi tarafından tespit edilen rayiç değerleri arasında nispi fark bulunduğundan dava konusu tasarrufların İİK 278/3-2 maddesi gereğince bağışlama gibi sayılıp iptale konu olacağı, dava konusu satışların davalı borçlunun alacaklılarını zarara sokmak amacıyla gerçekleştirildiği gerekçesiyle esas ve birleştirilen dosyalar yönünden davanın kabulüyle davalılar arasında yapılan dava konusu taşınmazların satışına ilişkin tasarrufların iptaline, İİK 283. madde gereğince taşınmazların kaydının tashihine gerek olmaksızın davacılara dava konusu taşınmazlar üzerinde cebri icra yolu ile hakkını alma yetkisi tanınmasına karar verilmesinin yerinde olduğu-
Boşanma hükmü sonucu itibariyle doğru ise de; boşanmaya neden olan olaylarda davalı kocanın daha ziyade kusurlu olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.