Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olduğundan bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK. mad. 165 uyarınca uygun bir süre verilmesi gerektiği, mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekeceği-
Davalıya ait taşkın binanın işgal ettiği alanın ifraz kabiliyeti yönünden ilgili belediyeden encümen kararına dayalı bilgi alınması, ifrazı mümkün ise davacının temyiz dilekçesinde “taşkın olduğu saptanan kısmın yıkılması halinde 10 katlı binanın tamamının yıkılması gereğinin ve yıkımın fahiş zarar doğuracağının saptanması karşısında taşkın kısmın ifraz edilerek davalı adına tescili isteğini kabul etmesi de” gözetilerek davalı yanın temliken tescil isteğinin kabulü ile davacının elatmanın önlenmesi isteğinin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Bütünleyici parçanın arzın paydaşlarına değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmayacağı-
İhale alıcısının taşınmaz ihalesiyle birlikte onun üzerindeki mütemmim cüz ve teferruatlara da malik olduğu, o halde, taşınmazların, üzerindeki bina ve makinelerle birlikte tescilin edilmesi talebinin müdürlükçe reddine dair kararın iptali gerekeceği-
Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olacağı(TMK. mad. 725); böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimsenin, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebileceği- Taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekle, iktisadi bir bütün oluşturduğu; olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğinde olduğundan, taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi borçlardan da sorumlu tutulurlacağı- Davalının ayrı bir dava ile temliken tescil talebinde bulunduğu ve temliken tescil davası sonucunda verilecek hükmün eldeki davanın sonucunu etkileyeceğinden, eldeki dava ile Ortaköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/517 esası üzerinden görülen temliken tescil istekli dosyanın birleştirilmesi, temliken tescil talebi yönünden; araştırma ve inceleme yapılması, öncelikle temliken tescil talebi yönünden bir karar verilmesi, hasıl olacak sonuca göre el atmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme bedelinin tahsili istekleri yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı, dava dilekçesinde açıkça çekişmeli 389 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kargir evin kendisine ait olduğunu öne sürüp, bu kısım yönünden lehine muhdesat şerhi verilmesini talep ettiği halde, Mahkemece talep aşılarak davacının isteği bulunmayan ve teknik bilirkişi raporunda yeri gösterilen ihata duvarı yönünden de muhdesat şerhi verilmesi isabetsiz olduğu gibi, davacı lehine muhdesat şerhi verilen tel örgünün bütünleyici parça niteliğinde olmayıp, her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilecek ve taşınmazdan ayrılması mümkün eşya mahiyetinde olduğu, bu haliyle tel örgünün teferruat olarak kabulünün gerekeceği, bu nitelikteki eşyalar yönünden beyanlar hanesine şerh verilmesinin mümkün bulunmadığı göz ardı edilerek hüküm kurulması da isabetsiz olduğu-
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesine karar verilmesi halinde, dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerektiği ancak bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı-
Üçüncü kişinin, İİK’nun 96. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkin davada, taşınmazın tapu kayıtları getirtilip, makine mühendisi ve inşaat bilirkişisi katılımı ile mahcuzlara ilişkin mahallinde keşif yapılarak, mahcuzların TMK. 684 ve 686 kapsamında bütünleyici parça veya eklenti olup olmadığı hususunda denetime elverişli bilirkişi raporu düzenlenmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmenin ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı, somut olayda; davalı ... vasisi ... ortaklığın giderilmesine karar verilen dava konusu taşınmazda yer alan yapının kendisine ait olduğu iddiası ile yerel mahkemede muhdesatın aidiyeti davası açtığını beyan ettiğinden, HMK’nun 165. maddesi uyarınca muhdesatın aidiyetine ilişkin dava sonucunun beklenilmesi gerekeceği-
İİK'nun 83/c maddesi gereğince; taşınmaz üzerinde ipotek bulunması halinde, teferruatın, taşınmazdan ayrı haczinin mümkün olmadığı, bu maddenin uygulanabilmesi için, mahcuzun ipotek akit tablosunda yazılı olmasının yetmeyeceği, TMK'nun 686. maddesinde tarif edilen şekilde eklenti niteliğini taşımasının zorunlu olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.