Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde, dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerektiği, ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerlerinin ayrı ayrı tespit edilmesi gerektiği, belirlenen bu değerlerin toplanarak taşınmazın tüm değerinin bulunacağı, bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirleneceği, satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinin de bu oranlar esas alınarak yapılacağı, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılacağı- Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı-
Muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespitinin istenemeyeceği- Çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığının kabul edilmesi, muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği- Dava konusu dört katlı binanın (muhdesat) üzerinde bulunduğu parsel, tapuda davacı ile davalılar adına paylı mülkiyete tabi olarak kayıtlı bulunmakta olup, 26/48 payın elbirliği ortaklığına tabi olarak kayıtlı olmasının eldeki dava bakımından bir önemi bulunmadığı ve taraflar arasında açılan ve tefriken sulh hukuk mahkemesinde kayıtlı ortaklığın giderilmesi dosyasının halen derdest olduğu, eldeki dosyanın sonucunun beklendiği anlaşıldığına göre davada güncel hukuki yararın bulunduğu- Dava konusu dört katlı binanın murisin davacı tarafından yaptırıldığı, davacının eşinin dava konusu binanın yapımındaki tanıklarca bildirilen maddi katkısının davacının nam ve hesabına bulunduğu anlaşıldığına göre, dava ispatlandığından davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin davada, taşınmazın maliklerine husumet tevcih edilmesi, taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esasının incelenmesi gerekip yıkımına karar verilen merdiven alanı bakımından fen bilirkişi raporuna atıfta bulunulmaması, yıkılacak kısım ve miktarının hüküm yerinde açıklanmamış olmasının da infazda tereddüde yol açacağı-
Medeni Kanunun 724. maddesi uyarınca temliken tescil isteği-
Kamulaştırma davasında davacının taşınmaza dikmiş olduğu ağaçlar için belirlenen bedeli almış olan davalıların, ağaçları benimsedikleri ve dolayısıyla davacı aleyhine sebepsiz olarak zenginleştikleri, o halde, mahkemece; davacı tarafından dikilen ağaçların bilirkişi tarafından belirlenen değerinin (kamulaştırma davasında da ağaçlar için aynı tutarda kamulaştırma bedeline hükmedilmiş olduğu gözetilerek) davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Kanunda başkasının arazisi üzerine bina yapımından söz edilmiş olup varolan bir bina üzerine ilave kat yapılması maddede yer almadığından varolan bir binanın üstüne kat ilave edilmesinin davacıya TMK. mad. 724 'de tanımı yapılan hakkı sağlamayacağı-
Arza tabi olan bina inşaatının bir “taşınır” gibi değerlendirilip, fiilen haczedilemeyeceği, binanın üzerinde bulunduğu arzın tapuda birisi adına kayıtlı olması halinde, o kişinin borcundan dolayı tapu kaydı üzerine haciz konması gerekeceği-
Muhdesatın kime ait olduğu hususunda paydaşlar arasında ittifak bulunmadığından muhdesat üzerinde hak iddia eden paydaşlara görevli mahkemede muhdesatın aidiyetinin tespiti hususunda dava açmak üzere süre verilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği-
Taşkın yapının korunması için, taşan yapının ta­mamlayıcı parça niteliğinde olması gerekli olup, Medeni Kanu­nun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşulun, yapı malikinin iyiniyetli olması ve durum ve koşulların haklı göstermesinin olduğu-
Bir taşkın inşaata dayalı temliken tescil davasında, öncelikle taşkın yapılanmanın iyiniyete dayanıp dayanmadığı araştırılarak davacının iyiniyetli olduğunun açıkça saptanması halinde, MK’nun 725. madde-sinde belirtilen diğer koşullar da araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.