Borçlu sanık tarafından borca kısmi itiraz edilmiş olup, İİKVnun 78 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca borcun itiraz edilmeyen miktarının kesinleşmesi ve kabul ettiği miktar üzerinden fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle alacaklı vekili tarafından takibe devam edilmesi talebinde bulunulduğu dikkate alındığında, takibe devam edilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu takipte; itiraz süresi ödeme emri tebliği ile başladığından borçlunun daha önce takibi öğrenmesinin süreyi başlatmayacağı, ancak borçluya gönderilen ödeme emri bila tebliğ iade olunmakla yani ödeme emri tebliğe çıkmakla ve alacaklının takibi sürdürme iradesinin varlığı dikkate alındığında borçlunun takibe itiraz hakkının olduğu ve itirazlarının değerlendirilmesi gerekeceği-
Borca itiraz dilekçesinde “... TL ödeme yapılmış olup bunun üzerinden fazla yapılan ödemeye itiraz ediyoruz...” şeklindeki beyanla borç ilişkisi kabul edilmiş olduğundan, "takibin iptali"ne karar verilemeyeceği-
Mahkemece, davacı vekiline dava şartı olarak belirlediği gider avansına yönelik gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklamak, her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermek suretiyle kesin süre verilmesi ve kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da açıkça yazması gerekirken, kesin süre verilmeden doğrudan gider avansı eksik olduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddinin isabetli olmadığı-
İlk derece mahkemesince; öncelikle; çekler üzerindeki imzalar yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak imzaların davacının eli ürünü olduğunun anlaşılması halinde, çeklerin keşidecisi olan şirketin, keşide tarihi itibarıyla yetkililerinin ilgili ticaret sicil müdürlüğünden sorularak, gelen yazı cevabı doğrultusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun imzaya itirazının kabul edilmesi halinde İİK.nun 170/III maddesi gereğince “takibin durması” yerine “takibin iptaline” karar verilemeyeceği-
Kiralananın niteliğine göre hasılat (ürün) kirası söz konusu olup Türk Borçlar Kanunu'nun 362/2. maddesi gereğince, davalı kiracıya 60 günlük ödeme süresini içeren ödeme emrinin tebliğ edilmesi gerekirken otuz gün ödeme süreli ödeme emri düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş olduğundan bu ödeme emrinin temerrüde esas teşkil etmeyeceği, bu nedenle tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak ilamda “Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan … A.A.Ü.T gereğince …TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine” şeklinde karar verildiği, bu karar gereğince lehine vekalet ücreti hükmedilenin, bu davada davalıları temsil eden ve icra takibinde alacaklı olan vekil değil bizzat davalılar olmakla; anılan ilamın İİK 68/1’deki itirazın kaldırılmasını sağlayan belgelerden olmadığı-
Kira bedeli TBK.nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, yenilenen 01.09.2012 tarihinden sonraki dönem için, kira artış oranı TBK. nın 344. maddesinde belirlenen yasal(ÜFE) artış oranını geçmediği ölçüde sözleşmedeki artış oranına itibar edilerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.