Süresi içerisinde takibe itiraz edilmesi halinde, İİK 66. maddesi gereği takip duracağından dolayı ortada kesinlemiş bir takip olduğundan bahsedilemeyeceği ve bu durumda, takibin kesinleşmesinden önce üçüncü şahsa İİK 89/1 madde kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesinin geçerliliğini yitireceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazının kabulü halinde İİK.nun 169/5. maddesi gereğince takibin durdurulması gerekirken takibin iptaline hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanına göre, "borçlu şirketin çift imza ile temsil edileceği" yönünde karar alındığı görüldüğünden, kararın ilan edildiği tarihten önceki tarihli taşıyan çek yönünden borca itirazın reddi gerektiği-
dava dilekçesinde imzaya itirazın ileri sürülmediği, iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı bulunduğu, takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının ise hangi ilişkinin teminatı olduğunun senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile İspatlanmasının gerektiği, senedin ön ve arka yüzünde senedin teminat senedi olduğuna dair bir ibare bulunmadığı gibi davacı tarafça bu hususta yazılı belge de sunulmadığı, öte yandan davacı tarafın senedin bir bölümünde teminat senedi olduğuna dair ibarenin bulunduğunu ancak bu kısmın kesilmiş olabileceğini ileri sürmüş olmasının da tahrifat iddiası olup senedin tahrifat öncesinde (bir bölümü kesilmeden önce) üzerinde teminat ibaresi olduğunu gösterir delil (senedin iddia edilen tahrifat yapılmadan önceki örneği gibi) sunulamadığı, davacının ödemeye ilişkin iddialarının ise senede yönelik olmayıp, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olduğu, İİK.'nin 169/1-a maddesi kapsamında bir ispatın varlığından söz edilemeyeceği ve yine senedin içeriğinin davalı tarafça sonradan doldurulduğu ileri sürülmüş ise de, bu hususta yazılı bir delil ibraz edilemediği gerekçesiyle mahkemece 'borçlunun tüm itirazlarının/şikayetlerinin sebeplerinin reddine' karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı-
Dairemizce yapılan Uyap sorgusunda, ilgili mahkemenin yetkisizlik kararlarının taraflarca istinaf edilmemesi üzerine 17.02.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup, yetkisizlik kararının kesinleşmesinden önce alacaklının dosyanın yetkili yere gönderilmesi talebinde bulunması geçerli olmakla birlikte yetkisizlik kararı kesinleşmeden icra dosyasının yetkili yere gönderilemeyeceği, gönderilmesi halinde ödeme emrinin iptali gerekeceği, o halde, bölge adliye mahkemesince, yetki itirazına ilişkin kararlar kesinleşmeden dosyanın yetkili yere gönderilmesine karar verildiği açık olduğundan muteriz borçlular hakkındaki ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İtirazın iptali davası-
5411 sayılı Bankacılık Kanununun 138/4 maddesi uyarınca; fonun alacaklı olduğu ve İcra ve İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde, borçlular tarafından yapılan itirazların satış dışında takip işlemlerini durdurmayacağı-
Dava ilamlı takipte ödeme ve zamanaşımı iddiasına ilişkin olup, borçlunun yedi günlük yasal sürede takip öncesi ödemeye ilişkin itirazda bulunduğu ve ödemeye ilişkin belgeyi temyiz aşamasında sunduğu, bu durumda, 'tutanak başlıklı' alacaklı temsilcisinin imzası bulunan çek ile ödemeye ilişkin belge aslı borçludan istenerek, duruşmada alacaklı tarafa gösterilip, beyanı alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemeye yapılan borca itiraza ilişkin talebin incelenmesi sırasında yetkisizlik kararının kesinleşmesini müteakip icra dosyası başka bir icra müdürlüğüne gönderilmiş olduğundan, o icra dairesinde muteriz borçlu yönünden derdest bir icra takibi bulunmamakta olup, mahkemece, borçlunun borca itirazının konusu kalmadığından reddine karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.