Mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile taşınmazların devrini amaçladığı tespit edilerek davanın kabulü ile tapu iptali ve tescil kararı verilmesinde bir isabetsizlik yoksa da, mahkemece davalının taşınmazı üçüncü kişiden 1/2 pay olarak satış yolu ile edindiği, bu edinmenin mirasbırakan tarafından gerçekleştirilen temlikler ile ilgisinin bulunmadığı göz ardı edilerek taşınmazın tamamının tapu kaydı iptal edilerek mirasçılar adına tesciline karar verilmesinin hatalı olduğu- Diğer mirasçının öldüğü dikkate alınmadan pay dağılımının 1/4 üzerinden yapılmasının da isabetsiz olduğu-
Davacı, icra takibinde açıkça temerrüt faizi istemiş olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 25. maddesi gereğince, hakim taleple bağlı olduğundan mahkemece talep edilmeyen vade farkının hüküm altına alınmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu-
Mahkemece, alacaklının takip tarihi itibariyle talep ettiği toplam alacak miktarı, ilam hükmü ve ödeme dikkate alınarak, dosya borcunun hesaplanması için bilirkişiden ek rapor istenerek, sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Kendi imzasını taşıyan genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak borçluya kullandırılan kredilere kefil davalının, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu- Mahkemece öncelikle davalı kefilin imzasını taşıyan sözleşmelerden doğan bir borç bulunup bulunmadığının belirtilmesi ve daha sonra kefilin durumunun ağırlaştırılıp ağırlaştırılmadığının irdelenmesi yönünden konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp, uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunların İcra Müdürlüğü'nce sıraya konacağı ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği, bu durum karşısında İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine davacının çalıştığı kurum tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda mahkemenin, yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarınca İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek, aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarındaki ilkelere göre uyuşmazlığın çözümlenmesinin doğru olmadığı-
Tapu iptali ve tescil istemli davada, dava konusu taşınmazın değeri üzerinden nispi harç alınması gerektiği- Davacı tarafça eksik nispi harcın tamamlanması halinde; mahkemece; bağımsız bölümün davacı arsa sahibine sözleşme kapsamında teslimi gerektiğini bilen davalıların teslimi gerçekleştirmeyerek öncesi itibariyle sattıkları daha sonra aynı kişiden satın almak suretiyle davalı bağımsız bölümün kayıtlandığı, bu kişilerin sözleşmenin ve davanın tarafı olduğu dikkate alınarak, davacıdan taşınmazı üzerindeki takyidatlarla yüklü olarak tescil isteyip istemediği sorularak, ipotek ve hacizlerle yüklü olarak talepte bulunması halinde, üzerinde bulunan takyidatlarla birlikte tapu iptali ve tescile karar verilmesi; takyidatlardan ari olarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunması durumunda ise, akit tablosu celp edilerek taşınmaz üzerinde mevcut hacizlerinin devam edip etmediği, yine Bankasnın ipoteğinin kim tarafından konulduğu, devam edip etmediği araştırılarak, gerektiğinde davacı vekiline ipotek ve haciz sahipleri aleyhine dava açarak işbu dava ile birleştirilmesini sağlamak üzere süre verilmesi, ipoteğin ve hacizlerin kaldırılması mümkünse fekleri, aksi halde bedellerinin depo edilmesi hususları karar yerinde tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
9. HD. 02.07.2018 T. E: 2017/3171, K: 14252-
Mahkemece, İİK. mad. 89/3 uyarınca; şikayetçi 3. kişinin sorumlu olduğu temerrüt faizinin, menfi tespit davasında verilen kararın kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanmak üzere yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirse de, taleple bağlılık ilkesi gereği, şikayetçi vekilinin talebiyle bağlı kalınarak, menfi tespit davasının karar tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizinin hesaplanması yönünde bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılarak karar verilmesi gerektiği-
Takip alacaklısına karşı açılan davada, açıkça sıra cetvelinin iptali davası açtıkları hususu vurgulandığından ve maaş haczine ilişkin işlemler sıra cetveli hükmünde olduğundan, dava dilekçesinde ileri sürülen maddi olgulara göre açılan davanın muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davası olduğu ve takip borçlusunun davada yer almasına gerek olmadığı- "Maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunların sıraya konulacağı, sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe diğerine geçilemeyeceği, maaş hacizleri ile ilgili yapılan bu sıralamanın sıra cetveli niteliğinde olmadığından davanın da sıra cetveline itiraz davası olarak nitelendirilemeyeceği, davanın TBK. 19 muvazaa nedenine dayalı iptal davası olduğu ve öncelikle taraf teşkilinin sağlanarak genel hükümlere ve ispat kurallarına göre yargılama yapılması gerektiği yönünde görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Islahın amacının, yargılama sürecinde, şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğu- Davacı vekilinin “bilirkişi raporuna karşı bir diyeceğimiz yoktur” ifadesinin ıslah iradesi olarak kabul edilemeyeceği- Mahkemenin talepten başka bir şeye karar vermesi mümkün bulunmadığı- Davada ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.