Ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının maddi ve manevi tazminat istemi-
Kıdem, ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla mesai, hafta tatili, kötü niyet tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada; iş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmanın kural olarak doğru ve mümkün olmadığı; bu sebeple iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesinin, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlı olduğu-
Davacının, davalı işyerinde kayıt elemanı olarak çalışırken iş akdini emekli olarak feshettiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınması istemiyle açtığı davanın duruşmasında “ben emekli olmadan önce son 2 yıldaki dini ve milli bayram çalışmalarına ilişkin haklarımı aldım” şeklinde beyanda bulunmasına rağmen, davacının ulusal bayram genel tatil alacaklarının hesabında bu yılların dışlanarak hesaplanması gerekirken, davacının talebini aşar şekilde yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği- Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği- Davacının talebinin aşılarak hüküm kurulmuş olmasının isabetli olmadığı-
Davacılar elbirliği ortağı olduklarından mahkemece, kabule konu payın miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı vekilinin HMK’nun 74. maddesine uygun şekilde davadan feragate yetkili olduğu anlaşılmış olup feragat beyanı sonuç doğurucu nitelikte olduğundan, davadan feragat nedeniyle yeni bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Davacı avukatın, şufa davası nedeniyle tamamlanan harç da gözetilerek dava değeri üzerinden taleple bağlı kalınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenecek ücrete hak kazandığının kabul edilmesi gerektiği- Şufa davasının dava değeri belirlenerek gerekli görülürse konusunda uzman bir bilirkişiden bilirkişi raporu da alınarak bir karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde, davacının iddiası ve talep sonucunun açık olması gerekli olup, aksi halde mahkemenin davacıya süre verip, dava dilekçesini açıklattırması gerekeceği-
Hafta tatillerinde çalışma olduğuna dair davacı tarafından sunulan bir yazılı delil olmadığı gibi tanıklar da Libya ülkesinde cuma gününün resmi tatil olduğunu bildirmiş ve davacının cuma günleri tatil yaptığı konusunda davacı tanıklarından birinin 15 günde bir, diğerinin hiç tatil yapmadığı şeklindeki çelişkili beyanları, davalı tanıklarının ise cuma günü tatil yaptığı şeklindeki beyanları karşısında davacının hafta tatili alacağını yeterli ve inandırıcı delillerle ispat edemediğinden, bu isteğin reddi gerekeceği- Dava ve ıslah dilekçesinde, kıdem tazminatı dışındaki diğer alacaklara kanuni faiz talep edilmesine rağmen, mahkemece talebi aşılarak bütün alacak taleplerine en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının mazbut vakıf olan Mazbut Sevindik Paşa K.esi Cennet H. Vakfının galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemi-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.