Kiralayan önceki malik tarafından açılan 2005-2006 dönemine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı, kira tespit davası niteliğinde olmayıp, alacak davası niteliğinde olduğundan, davacı yeni malik, bu mahkeme kararına dayanarak 2007-2008 dönemi kira parasının belirlenmesini isteyemeyeceğinden, davacı tarafından dava konusu edilen, 2007-2008 dönemi kirasının sözleşme hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi ve sorunun bu şekilde çözümlenmesinin gerekeceği-
Davacı kadının tazminat taleplerine ilişkin faiz talebi olmadığı halde talep aşılarak kadın yararına hükmedilen tazminatlara yasal faiz uygulanmasının doğru olmadığı- Davacı kadının almış olduğu emekli maaşının ne kadar olduğu, aldığı maaşın kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı hususuları araştırılarak, sonucuna göre yoksulluk nafakası konusunda karar verilmesi gerekeceği-
Mahkeme tarafından, bozma sonrası ıslah yapılamayacağı gözetildiği açıklanarak, bozma öncesi 08.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanmış tutar olan 2.585,25 TL üzerinden brüt ilave tediye alacağına hükmedildiği ancak, davacının bozma öncesinde bedel artırım yada ıslah talebinin bulunmadığı, nitekim ilk kararda da davacının talebiyle bağlı kalındığı bildirilerek lehine dava dilekçesinde talep edilen tutar olan 50,00-TL üzerinden ilave tediye alacağına hükmedildiğinin anlaşıldığı, buna göre, mahkemesince ilk kararda olduğu şekilde davacı lehine 50,00 TL ilave tediye alacağına hükmedilmesi gerekirken, 2.585,25 TL ilave tediye alacağına hükmedilmiş olmasının hatalı bulunup, bozmayı gerektirdiği- Somut olayda, her ne kadar davalılar arasında muvazaanın varlığı kabul edilmiş ise de, dava muvazaa iddiasına dayalı alacak (eda) davası niteliğinde olduğundan, muvazaa tespitinden bağımsız olarak, kabul ve reddedilen alacak tutarları dikkate alınarak tarafların leh ve aleyhlerine vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hükmedilmesi gerekeceği-
Kullanım bedelinin tahsili istemine ilişkin davada; dava dilekçesinden ve beyanlardan, davalı şirketin öncelikle kira ilişkisi kurmak üzere madeni hangara koyduğu, kira ilişkisi kurulmadan madenden haberdar olan savcılığın soruşturma başlattığı, soruşturma kapsamında madenin yediemin sıfatıyla davacı kurum çalışanına teslim edildiği ve uyuşmazlık sürecinde bu nedenle madenin davacıya ait hangarda kaldığı anlaşılmakta olup; bu durumda taraflar arasında kira ilişkisi bulunmadığından; uyuşmazlık döneminden önceki tahsilatların "kira bedeli" kaydı ile tahsil edilmiş olması taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğu sonucunu doğurmayacağından; taraflar arasında kira ilişkisinin bulunmadığından bahisle, uyuşmazlığın dava dilekçesinde açıklanan dava sebebi ve talep sonucuna göre incelenip işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Zamanaşımı süresinin, belirsiz alacak davası açılması ile tüm alacak için kesildiğinden, davacının belirleyemediği alacağının zamanaşımına uğraması söz konusu olmayacağı- İşçilik alacağına ilişkin davada, Davacı vekili önceki dilekçesinde her ne kadar davanın ıslah edildiğini belirtmiş ise de; davanın belirsiz alacak davası olarak açılması, davacı vekilinin sonra duruşmada önceki dilekçesinin, talep artırım dilekçesi niteliğinde olduğunu açıkça beyan etmesi, sözü edilen dilekçede dava konusu kıdem tazminatı dışındaki alacaklara dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının talep edilmesi ve mahkeme tarafından eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile bu kapsamda yapılan yargılama sonucunda hüküm kurulması karşısında, ilk verilen dilekçenin talep artırım dilekçesi olduğunun kabulü gerektiği- Belirsiz alacak davasında dava konusu alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğu anda davacı taraf iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı artırabileceğinden bozma kararı sonrasında da artırım dilekçesi vererek, tamamlama harcı yatırılmak suretiyle talebini artırılabilmesi mümkün olduğu-
TMK. m. 706, 6098 sayılı TBK. m. 237 ve Tapu Kanunun 26. maddesi hükümlerine göre, tapulu taşınmazların satış ve devri tapu sicil memuru önünde yapılacak resmi sözleşme ile geçerli olacağı- Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmeler yazılı olmak koşulu ile geçerli olduğu, (TMK.nun 677. mad.) resmi şekil şartı öngörülmediği- Terekeye dahil taşınmazlar, paylaşılması ya da elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi ile miras malı olmaktan çıkacağı, bu aşamadan sonra paydaşlar arasındaki ilişki miras ilişkisi olmayıp mal ortaklığına dönüştürüldüğünden paylı mülkiyet esaslarına göre malik olan kişiler arasındaki paylaşım ve pay devrinin genel kurala göre tapu sicil memuru önünde resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.