Haczedilmezliğe ilişkin şikayet tarihinden sonra dosyanın infaz edilmiş olması, borçlu açıkça vazgeçmediği sürece, şikayetin esasının incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacı için davalıdan hakaret eylemi nedeniyle 4.000,00 TL ve kasten yaralama eylemi nedeniyle 4.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmasına karşın, mahkemece hakaret eylemi sabit olmadığı halde hangi eylemlerden dolayı tazminata hükmedildiği de açıklanmadan, talep miktarı aşılmak suretiyle, davalı aleyhine 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, 6100 sayılı HMK’nin 26. maddesi uyarınca hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, mahkemece talebi aşar şekilde ve hangi eylemlerden dolayı tazminata hükmedildiği açıklanmaksızın hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun düşmediği-
Süresi içerisinde takibe itiraz edilmesi halinde, İİK 66. maddesi gereği takip duracağından dolayı ortada kesinlemiş bir takip olduğundan bahsedilemeyeceği ve bu durumda, takibin kesinleşmesinden önce üçüncü şahsa İİK 89/1 madde kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesinin geçerliliğini yitireceği-
Emeklilik ikramiyesi ile ihbar ve kıdem tazminatlarının tamamının haczedilebileceği- Şikayetinde haciz oranının 1/4 olması gerekiğini ileri süren borçlunun fazla mesai ücretleri ve zorunlu tasarruf nemaları üzerine konan haczin -taleple bağlılık ilkesi (HMK. 26) gereğince- ¼ oranında uygulanmasına karar verilmesi gerektiği-
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemi-
Her iki içtihadı birleştirme kararının kapsamında da görüldüğü üzere geçersiz sözleşmeye dayalı bedelin istenmesinin mümkün olduğu, davacının, harici satış senedine dayalı olarak iptal ve tescili sağlamadığını ve artık ümidinin kesildiğini, açtığı bu davayla öğrenmiş bulunduğu, içtihadı birleştirmede sözü edilen ferağdan dönme ve imtina tarihinin, saptanan bu durum karşısında harici satış senedinin düzenlendiği 10.01.1996 tarihi olmayıp davanın açıldığı 04.05.2011 tarihi olduğunun kabulünün gerekeceği, şu durum karşısında Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde açıklanan on yıllık zamanaşımı süresinin somut olayda dolmadığı-
Kısmi davada alınan ve kesinleşen hükmün dayanağını teşkil eden bilirkişi raporunun kısmi dava tutarını aşan bölümünün açılan ek davada mahkemeyi bağlayacak nitelikte bir kesin delil mahiyetinde olduğu-
Mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi 'haciz' olarak değerlendirmiş ise de tedbir talebi, ihtiyati haciz niteliğinde olup, İİK'nun 281 maddesine göre 'ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz' kararı verilmesinin yerinde olduğu- İhtiyati haciz kararlarının, esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin karar olduğu; diğer bir anlatımla ihtiyati haczin 'devam etmekte olan dava sonunda davacının hükmedilecek alacağının tahsilini garanti altına almak için davalının mallarına geçici olarak el konulması' olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.