Geçerliliğini sürdüren ihtiyati haciz kararına dayalı olarak haciz uygulanmasında yasaya aykırılık olmayıp, sonradan mahkemesince verilen açıklamanın, ihtiyati hacizlerin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı gibi, bu tarihten önce konulmuş ihtiyati hacizleri de etkilemeyeceği-
İhtiyati tedbir kararında, "icra takibi yapılmamasına veya yapılacak takiplerin iptaline" ilişkin bir hüküm mevcut olmayıp, yapılan ve yapılacak tüm takip işlemlerinin "durdurulmasına" karar verildiği anlaşıldığından; mahkemece, alacaklı tarafından başlatılan icra takibinin iptali yerine "durdurulmasına" karar verilmesi gerektiği, daha önce borçlunun başvurusu üzerine, icra müdürlüğünce bu tedbir kararı dikkate alınarak takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşıldığından, "takibin iptali" isteminin reddi gerektiği-
Kararların hüküm kısımları infaz edilecek olması nedeniyle kararın gerekçe ve hüküm fıkrası arasında mevcut bu çelişki HMK'nın 298/2. maddesi hükmüne aykırı olmuş, kararın bu nedenle bozulması gerektiği-
Takibe konu ilamın kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ve fer'ilerine ilişkin olup, iflasın ertelenmesi davası devam ederken tedbir kararı verildiği, alacağın tahakkuk tarihi ilam karar tarihi (bozma sonrası), tedbir tarihinden geriye doğru 1 yıllık süre içinde kaldığından ve anılan alacağın İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasındaki alacaklardan olduğu ve dolayısıyla tedbir kararının istisnası kapsamında kaldığı anlaşıldığından, takibin devamının mümkün olduğu ve teminat da iade edilemeyeceğinden icra müdürlüğü'nün ret kararı yerinde olduğu-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının borca batık olduğu, ticari hacim açısından faaliyetlerinin önemli bir bölümünü gerçekleştirdiği ...A.Ş. ile olan bayilik sözleşmesi feshedilen davacının sunduğu projede öngörülen tedbirlerin somut ve belgelere dayalı olmadığı, 2008 yılında açılan dava sonrasında geçen beş yıl nazara alındığında davacı mali durumunda gelişme sağlandığının ispatlanamadığı, şirket ortaklarından davacının alacaklı olduğu, taahhüt edilen sermayenin ödenmediği, bilirkişilerin belirttiği güncel iyileştirme projesinin sunulmadığı, tüm bunlardan davacı ortaklarının iyiniyetli olmadıklarının anlaşıldığı gerekçesiyle, davacının iflasına dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece, iflas erteleme talebi ile ilgili ilanlar yapılmış ve kayyım atanmış ise de, kayyım atanmasına ilişkin karar ile kayyımın mahkemece belirlenmiş görevi ve yetkilerinin ve bunların sınırlarının ilanı ve ticaret siciline tescili ile erteleme talebinin ticaret siciline tescili gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olacağı- İflasın ertelenmesini isteyenin, bu kararın ilânı, gerekli yerlere bildirilmesi, atanacak kayyım için belirlenecek ücreti ve alınacak erteleme tedbirlerinin uygulanması için gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin yatırması gerekeceği-
İflas davasından feragat karardan sonra mümkün değilse de (İİK. mad. 165/II) iflasın ertelenmesi yargılaması sırasında davacının feragatinin; borca batıklık bildirimi (TTK. mad. 376) saklı kalmak kaydıyla erteleme talebinden vazgeçilmesi anlamında olduğu, yani, iflasın ertelenmesi talebi aynı zamanda borca batıklık bildirimi niteliğinde olduğundan davadan feragat edilemeyeceği, mahkemece, davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığı hususunun resen tesbit edilmesi ve bunun için mahkemece gerekli görülen tüm delillerin toplanması, yapılacak keşif ve konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alındıktan sonra, borca batık durumda olmadığının anlaşılması halinde davanın esastan reddine, borca batık olduğunun belirlenmesi halinde ise davacının iflasına karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup, bunların kararın dayandığı sebepler, teminat ve mahkeme yetkisi olarak belirtildiği, İİK'nın 265. maddesinde sayılan nedenlere dayanmayan ve özellikle iflas ertelenmesi dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararının ihtiyati haciz istenmesine engel olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı-
Borçlu tarafından, bonodaki imzaların sahibine verilen vekaletnamede “...çek ve belgeleri imzalamaya..”, “...ve sair ilgili senetleri tanzim ve imzaya” yetkisi verildiği, adı geçen kişiye çek düzenlemek dışında kambiyo senedi tanzimine (bu arada bono düzenlemeye) yetki verilmediği görüldüğünden, anılan vekaletnameye dayalı olarak tayin edilen vekil tarafından düzenlenen bonodan dolayı muteriz borçlunun sorumlu olmayacağı, o halde, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.