Dava konusu taşınmazın 18,11 m2'lik bölümü yol nedeniyle kamulaştırılmış, geriye 122,58 m2'lik kısım davalılara kaldığı, kamulaştırmadan arta kalan bölümün imar durumu nazara alınarak, bu bölümde yeniden inşaat yapımına izin verilip verilemeyeceği, izin verilmesi mümkün ise, bu durum nedeniyle inşaat alanında kısıtlamaya gidilip gidilmeyeceği ilgili Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğünden araştırılmadan, soyut gerekçelerle %20 oranında değer azalışına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
İpotek alacaklısı "ipoteğin günümüz koşullarına göre uyarlanması gerektiği, bu doğrultuda yapılacak hesaplamaya göre ipotek bedelinin depo edilebileceği" iddiasıyla depo edilen ipotek bedeline itiraz ettiğinden, ihtilafın çözümlenmesi yargılama yapılmasını zorunlu hale getirdiği ve bu nedenle icra mahkemesinden ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceği-
Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir...
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerekeceği- Genel Bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yargı harcından muaf olduğu, kural olarak dava kabul edilirse harcın münhasıran davalıya yükletileceği ancak davalı idare harçtan muaf olduğundan harcın davalıdan alınmasına karar verilmeyeceği gibi davacıya da yükletilemeyeceği-
Tazminat davası-
Kaydını sildiren davacı öğrencinin ödemiş olduğu öğrenim ücretinin iadesi istemi- Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinde “sabit kur” kararlaştırıldığı anlaşıldığından sabit kur gözetilerek tahsile karar verilmesi gerektiği-
Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini istemine ilişkin somut uyuşmazlıkta, epo kararını yerine getirdiği anlaşıldığından, tarafların beyanları alındıktan sonra usul ekonomisi gözetilerek işin esasına girilip dosyada mevcut bilirkişi kurulu raporları denetlenmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği-
Kesinleşmiş borcunun bulunduğu ve dava konusu taşınmazı oğlu olduğu anlaşılan diğer davalıya devrettiği, dolayısı ile yaklaşık ispat koşulları gerçekleşmiş olduğu halde, mahkemece bu durum değerlendirilmeden, hatalı bir takım gerekçelerle talebin reddine karar verilmesi HMK m.353/1-a/6'daki hali oluşturduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının yerinde olduğu; bu durumda, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararının HMK m. 353/1-a/6 uyarınca kaldırılmasına-
Zorunlu dava arkadaşlığı dışında davaya başka bir gerçek yada tüzel kişinin davalı olarak ithal edilmesinin mümkün olmadığı (HMK. mad. 124)- Temsilde yanılma nedeni ile T.C. Sağlık Bakanlığı yerine tüzel kişiliği olmayan hastane baştabipliğine tebliğ edilmesinin sonuca etkili olmadığı- Harçtan muaf olan davalı Bakanlığa harç yükletilmesinin hatalı olduğu-
Temyize konu kararda, hüküm altına alınanın ne olduğunun gösterilmediği ve sadece ''davanın kabulüne, borçlu aleyhine asıl alacak miktarının %20'si tutarında 1.827,39 TL kötü niyet tazminatına hükmedilmesine'' sözleriyle yetinildiği, bu haliyle, HMK'nun 297/2. maddesine aykırı olarak hüküm fıkrasının açık yazılmamış olmasının doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.