Hak düşürücü süre hususunun davanın esasına ilişkin olmasına göre avukatlık ücretinin, reddolunan kısım üzerinden anılan davalılar lehine vekalet ücretinin nispi olarak hükmedilmesi gerektiği-
Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemde, özel amaç ile kasıtlı davranıldığı yönünde bir delilin bulunmadığı, HMK'nun 46.maddesinde sayılan hukuki sorumluluk nedenlerinden hiçbirisinin bu davada mevcut olmadığı, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerektiğinden, bu konuda para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken artırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutularak asgari hadden para cezasına hükmolunduğu-
Taşınmazı tapuda devralanın, taşınmaz mülkiyetini kazanabilmesi "sebebe bağlılık ilkesi" gereğince, ancak tescilin geçerli bir hukuki sebebinin varlığına bağlı olduğu, eğer tescil haklı ve geçerli bir hukuki sebebe dayanmaksızın yapılmışsa bu tescilin "yolsuz tescil" sayılacağı ve bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimsenin, tapu sicilinin düzeltilmesini isteyebileceği-
Takip talebinde davacı banka İİK’nun 138/3 maddesine aykırı olarak %10 avukatlık ücreti talep etmiştir. İİK.’nun 138/3 maddesine göre, vekil vasıtası ile yapılan takiplerde vekâlet ücretinin alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın icra müdürü tarafından Avukatlık Ücret Tarifesine göre hesaplanması gerektiğinden, mahkemece “%40 oranında vekâlet ücretinin tahsiline” imkân verecek şekilde “itirazın iptaline” karar verilmiş olmasının doğru olmayacağı-
4. HD. 15.02.2022 T. E: 2021/8801, K: 2448-
Davalının 03.12.2014 tarihli ön inceleme tutanak tarihinden önce 10.11.2014 tarihli cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiğine göre, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6.maddesi gereğince vekalet ücretinin ½ oranında indirilerek karar verilmesi gerektiği-
Avukatlık Kanununun 166. maddesinde tanımlanan hapis hakkının, sadece vekâlet ücreti alacakları ve yapılan giderler oranında kullanabileceği- Avukatın müvekkili nam ve hesabına tahsil ettiği alacak ve değerlerden, ücret ve masraftan fazla bir miktarını ’hapis hakkı’ adı altında elinde tutması, yasanın konuluş amacına ve avukatlık meslek kurallarına aykırı olacağı- Avukatın tahsil ettiği paraları, müvekkiline bildirmediği ve ödemediği anlaşıldığına göre, azilinin haklı sebebe dayandığının kabul edilmesi gerekeceği- Bu nedenle, ancak azil tarihine kadar tamamlanmış işlere ilişkin vekâlet ücreti istenebileceği- İşin başında “masraflar için avans almadığını” iddia eden avukatın, bu iddiasını kanıtlaması gerekeceği-
Son kayıt malikinin TMK. mad. 1023 anlamında iyiniyetli olmadığına dair bir kanıt ve belgenin dosyaya sunulmadığının anlaşılması halinde son kayıt malikinin TMK. mad. 1023'te ki korumadan yararlanacağı- Akitte gösterilen bedel ile saptanan gerçek bedel arasında fark (aşırı oransızlık) bulunmasının tek başına muvazaanın kanıtı olmayacağı-
Avukatlık ücretine ilişkin davanın kısmı dava olarak açılabileceği-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesinin, 'taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akit' olduğu; başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerinden olduğu- Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girdiği- Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu olmadığı- Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.