Kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasından sonra, paydaşlardan birinin dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının kendisine ait olduğunu ileri sürerek açtığı davanın, mukdesatın tespiti niteliğinde değil, mukdesat bedeli sebebiyle davalıların hisselerine düşen miktarın fazla kısmı bakımından sebepsiz zenginleştikleri iddiasına dayalı eda nitelikli alacak davası niteliğinde olduğu, sebepsiz zenginleşmeye dayananın dava hakkı ve zamanaşımı başlangıç tarihinin ortaklığın giderilmesine onu taşınmazın satışının yapılıp bedelinin taşınmaz maliklerine ödendiği tarihte başladığı-
Çekişmeli taşınmazın bir bölümünü davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın kullandığı bilindiğinden ve davacı adına tescil edilme tarihinden sonra 8 sene içinde ecrimisil istendiği anlaşıldığından taşınmaz niteliğine uygun ecrimisil hesabının yapılması ve isteğin kabul edilmesi gerektiği-
İstihkak davalarında takip konusu alacak tutarı ile haczedilen malın değerinden hangisi daha az ise, o değer üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Haksız eylem nedeni ile tazminat istemi-
Ariyet sözleşmesine dayanılarak istihkak iddiasında bulunulamayacağı- Davacı üçüncü kişi, dava dışı şirket ve borçlu şirketin ticari defter ve kayıtları ile tarafların sunduğu fatura, sevk irsaliyesi, sözleşmelere ilişkin tüm kayıtların getirtilerek davacı üçüncü kişi, dava dışı şirket ile haciz mahallinin bir kısmının kullanımı için kira sözleşmesi ile depolama sözleşmesi yaptığını iddia etmiş olduğundan anılan sözleşmelerin gerçekliğinin belirlenmesi açısından kira bedeli ve depolama hizmet bedeli fatura ve varsa ödemelerinin defter kayıtlarında yer alıp almadığının araştırılması; mahcuzlar bakımından ise dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporunun sadece stok durumu nazara alınarak düzenlendiği anlaşıldığından, davacı tarafından sunulan fatura ve sevk irsaliyelerinin ticari defter kayıtlarında yer alıp almadığı, mahcuzların fatura ve sevk irsaliyeleri ile uyumlu olup olmadığı, davacı üçüncü kişi ile borçlu ve dava dışı şirket arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, incelenen defterlerin açılış ve kapanış tasdikinin yapılıp yapılmadığı, defterlerin usule uygun tutulup tutulmadığı hususlarının belirlenmesi için bilirkişi raporu düzenlettirilmesi, ayrıca taraflarca dava ve cevap dilekçesi ile birlikte tanık deliline dayanıldığı, davalı alacaklı tarafından cevap dilekçesinde isim ve adresleri bildirilen tanıkların dinlenip karar verilmesi gerektiği-
Davacı , O.lı döneminde kurulmuş bir vakıf olduklarını, taşınmaz edinme ehliyetleri bulunmadığı için kendilerine vakfedilen taşınmazların inançlı işlem şeklinde cemaatten birine ya da bir aziz adına kaydettiklerini, dava konusu taşınmazın da bu şekilde devredildiği, 1963 tarihinde Hazine adına tescil edildiğini, 1969 tarihinde ise Buyükşehir Belediyesi’ne kanuni devir yoluyla tescil edildiğini, taşınmazın uzun yıllardır vakfın zilyeti ve tasarrufunda olduğunu, 1986 yılına kadar emlak vergilerini ödediklerini, kadastro tespitinin usulüne uygun yapılmadığını, Lozan Muahelesine göre 06.08.1340 tarihinden sonra azınlıkların mallarına vaziyet edilmesinin hukuken mümkün olmadığını 2008 yılında 5737 sayılı kanuna geçici madde eklendiğini ve taşınmazların cemaat vakıfları tesciline imkan verildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescili ile şerhin terkini istemine ilişkin davada mevcut bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşıldığından mahalinde uzman kişilerce tekrar keşif yapılarak dava konusu taşınmazın davacı vakfın beyannamesinde bulunup bulunmadığının tereddütten uzak bir şekilde tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1. maddesinde; "Görevsizlik, yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce karar verilmesi durumunda, Tarifede yazılı ücretin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonraki aşamada ise tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti ikinci kısmın ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez..." hükmüyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ne şekilde vekalet ücreti tayin edileceği düzenlenmiş olup, bu durumda, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına 29.5.1957 tarih 4/16 Sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı gereğince, yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretine, yine davalı tarafça yapılmış yargılama giderleri varsa bu masrafların da hüküm altına alınması gerekeceği-
Vekalet ücretinin hangi taraf yararına takdir olunacağının belirlenmesi için öncelikle uyuşmazlıkta hangi tarafın haklı olduğunun saptanması gerekeceği-
İcra vekalet ücreti ve tahsil harcının, yabancı para alacağının fiili ödeme (tahsil) tarihindeki kur karşılığı üzerinden bulunacak miktar üzerinden hesaplanması gerektiği- (İcra takiplerinde, takipten sonra işleyecek olan faizlerin, harcın hesabında nazara alınmayacağı)- Alacaklılar, takipte yabancı para alacağının fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı üzerinden tahsili talebinde bulunduğundan ve tahsil harcının alacağın ödenmesi sırasında alınması gerekmesi nedeni ile tahsil harcına esas matrahın, yabancı para 'asıl' alacağının fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı üzerinden bulunacak miktar üzerinden hesaplanması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.