“Malen” kaydı bulunan senetlerin teminat olarak verildiğini ileri sürmek suretiyle talil eden davacıların bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlaması gerekeceği-
İİK. mad. 284 gereğince tasarrufun iptali davasının batıl tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği-
Çeklerde vade olmayacağı kural ise de , uygulamada ticari yaşamda ileri bir tarihte keşide edilmiş gibi çek düzenlendiğinin, bu tip çeklerin yaygın olarak kullanıldığının görüldüğü, uygulamada ve öğretide bu gibi hallerde borcun ; vade, ibraz ya da takip tarihlerinden önce doğduğu iddiasının varlığı halinde, borcun gerçek doğum tarihinin tespitinin gerektiğinin kabul edildiği, somut olayda da vadeli çek verildiğinden ve davacı yan da borcun daha önce doğduğunu iddia ettiğinden kural olarak borcun gerçek doğum tarihinin araştırılmasının gerekmekeceği, bu yön dava şartı olup, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın incelenmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz isteyen vekili "alacaklarının yaklaşık ispat düzeninde muaccel olduğunun dosyadaki mübrez belgelerle anlaşılacağını" ileri sürmüşse de, dosyaya sunulan e-mail çıktıları, ihtarname, eft yolu ile yapılan ödemelere dair dekont çıktıları ve e-faturaların İİK 258/1. maddesi anlamında davacının alacağının varlığına kanaat getirici belge ve delil olarak kabule elverişli olmadığı-
Somut olayımızda; sanığın "şahsi borcu ve ortağı bulunduğu ... isimli şirketin piyasaya olan borcunu ödemek maksadıyla otomobil ve gayrimenkullerini sattığı" yönündeki savunması dikkate alınarak, sanığın savunmasına yönelik belgelerin araştırılmak suretiyle, satıştan elde edilen paranın akıbetinin ne olduğu, satışlardan elde edilen gelirlerin nerelerde kullanıldığı, borç ödenmesinde kullanılıp kullanılmadığı belirlenip, sonucuna göre şikayete konu devirlerin alacaklıyı zarara sokmak kastıyla yapılıp yapılmadığı hususunda sanığın hukuki durumunun tayini gerekeceği-
Davanın dayanağı İstanbul 8. İcra Müdürlüğü'nün 2016/... (E) ve 2015/... (E) sayılı takip dosyalarının içeriğine, tüm dosya kapsamına göre yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesine, bu tür geçici hukuki korumalara ilişkin kararların nitelikleri ve öngörülen amaç itibarıyla dosya üzerinden ve taraflarca sunulan tüm deliller sunulmaksızın verilmesinin kanunun amacına aykırı olmamasına, İİK'nın 281/2'nci maddesi gereğince teminatın lüzum ve miktarının takdirinin mahkemesine ait olduğu gibi taşınmazların değerinin saptanması durumunda teminatın miktarına ilişkin her zaman karar verilebileceğine, ihtiyati haciz kararının dava dilekçesinde gösterilen ve harçlandırılan miktarla sınırlı olarak verilmesine göre; verilen kararda, dosya içeriği ile usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Muvazaa nedeniyle iptal ile tasarrufun iptaline ilişkin davalarda geçici hukuki koruma yolu olarak sadece ihtiyati haciz talep edilebileceği- Dava konusu taşınmazların mal kaçırma kastı ile borçlu tarafından arkadaşlarına satıldığı iddiasıyla açılan davada, tasarruf tarihlerinin üzerinden dava tarihine kadar 5 yıl geçmişse de, davada muvazaa hukuksal nedenine de dayanıldığı ve bu nedenle açılan iptal davalarının süreye bağlanmadığı, dosyanın bulunduğu aşama, mevcut ve sunulan yazı, belge ve bilgilere, tapu kayıtlarına, kredi sözleşmesine göre davacı alacağının iptale konu tasarruflardan önce doğmuş olduğu, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın tam olarak ispatlanması gerekmediği, yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiği, davacının dava açmakta haklı olup olmadığının ve istinaf yoluna başvuran davalıların iyiniyetli olup olmadığının ispatının yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların ispatlanmasının beklenemeyeceği, mahkemece dava değeri üzerinden teminat alınmasına mukabil dava değeri ile sınırlı olarak ihtiyati haciz kararı verilmiş olması durumları hep değerlendirildiğinde; ihtiyati haciz kararına yapılan itirazların reddi gerektiği-
Borçlunun ileri sürdüğü hususların genel haciz yolu ile takipte itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca bu itirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılmasının gerekeceği, icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itirazın fuzuli olup, hukuki sonuç doğurmayacağı-
Davalılar arasında İİK'nun 278/3-1 maddesi kapsamında yakın akrabalık bağı olup yapılan tasarrufların bağış niteliğinde olup iptali gerektiği gibi, davalının taşınmazı borca karşılık verildiği yönündeki savunması İİK'nun 279/2 bendine göre mutad ödeme aracı olamadığı- Tasarrufun iptali davalarında, davanın kabulü halinde alacak aciz belgesine bağlanmış ise bu miktar oranında aksi durumda takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptali ile İİK'nun 283/1 maddesi gereğince bu miktar üzerinden haciz ve satış isteme yetkisi verileceği-
İptal davasının dinlenebilmesi için öncelikle davacının gerçek bir alacaklı bulunması gerektiği- Davalılar "dava konusu alacakların gerçek bir alacak olmadığını, takip konusu bonoların muvazaalı düzenlendiğini, zamanaşımına uğrayan bonolar nedeniyle yapılan icra takiplerine borçlunun itiraz etmediğini, davayı kabul ettiğini, bu konuda borçlu ile abileri arasında ceza soruşturması bulunduğunu" belirterek "takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığı"nı savunmuş olduğundan, bu konudaki delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.